Ömrü hayatımız değil midir ki bir parça mutluluk, huzur bulmak için yaşadığımız? Bıkmadan, usanmadan, mütemadiyen aradığımız? Hayaller kurarak içinde yaşadığımız, gerçekleşmesi için çabalar harcadığımız değil midir? Bir türlü mutluluğu beraberce paylaşmayarak, üzgün, mutsuz yaşamaya kendimizi adadığım da değil midir? Ah sorular, cevapları bizde bir türlü cevapları saklayarak bulamadığımız, kendimizi yıpratarak boşa harcadığımız bir dünya değil midir? Yakıyor yüreğimi bunlar, gönlümüzde dururken mutluluk, paylaşamadığımızdan yıkılıyorum, ben gönlümün kapısını açarken karşımda ki gönlün ne olduğunu bilmeden umursamaz tavırla, hâlâ gülümsemeden bana bakmaması öldürüyor!
Çiçekleri görünce içimizde sevinçler coşarken, dışarıya, karşımızdakine bu coşkuyu, sevinci göstermeden içimizdeki çiçekleri soldururken, yaşamamız ıstırap veriyor bana, sizlere, bize! Yoksa her şey yalan olduğu gibi bizler de mi yalanız? Ölüme giderken geride yalan olduğumuz gerçek iken, yaşarken neden gerçek olmuyoruz? Yoksa ben mi kafayı sıyırdım, balataları fren yaparken yaktım ve duvara tosladım? Sizler de bir şeyler söyler misiniz aydınlanmam için?
Zamanı, vakti böylesine birbirimizden uzakta yaşarken, bir arada, neşe içinde yaşamadan bu dünyadan göçüp gidecek miyiz acaba? Çok soru sordum cevapları bulmak için! Selamlarımla.