Doğumumuzdan itibaren insan olarak bir şeyler üzerine eğitilmek, bir şeyleri öğrenmek üzerine bir hayat kuruyoruz. Eğitim her insanın hakkı olan bir kurumdur. Nasıl yaşama hakkımız var ise eğitim hakkımız da mevcuttur. Ancak eğitim hakkımızın kalitesi değişebilmektedir. Maalesef herkes eşit şartlarda doğmamakta ve aynı şartlarda eğitim görememektedir.


Eğitim kalitemiz, doğduğumuz aile ve çevreye göre de değişebiliyor. Yaşadığımız şehir, ailemizin maddi durumu, bunlar hep eğitim seviyemizi etkileyen unsurlardır. Fikrimi soracak olursanız, eğitim kurumunu en çok maddi durumlar etkilemektedir. Eğitim ticaret aracı haline geldikçe yoksul, maddi durumu ekstra şeyler için yetersiz olan aileler zorlanmaktadır. Bununla ilgili örnek vermem gerekirse liseye giriş sınavlarında dershaneye giden, özel hocadan takviye alan bir genç ile ailesine maddi konuda destek olmak amaçlı küçük yaşta da olsa çalışan ve köy, kasaba gibi bir yerde okuyan bir çocuk aynı şartların bulunduğu sınava girmektedir.


Özel okulların açılması, internetin ilerlemesi, dershaneler ve özel hocalar ile gelişen eğitim bir süre sonra parası olana kaliteli hale gelmeye başladı. Yukarıdaki verdiğim örnek bu neslin sık sık yaşadığı bir durum. Daha internet gitmeyen mahallelere, köylere online bir şekilde başarıya ulaşmasını bekleyen bir sistem ve bu salgın döneminde de sınavlara ara verilmeden devam edilmektedir. Şartların zaten herkese aynı olmaması sorun iken parasal olarak da bir sorun eklenince imkansızlıklar doğuyor. Eğitim kurumunun maddi açıdan etkilenmesi için bir ailenin çok yoksul olmasına gerek bulunmuyor. Kitap, defter, okul araç gereçleri, üniformaların fiyatları ateş pahası olduğu için normal bir aile bile bu ücretler karşısında zorlanabiliyor. Her ailede tek çocuk olmadığı gibi, belli bir yaş aralığında her çocuğun veya gencin o eğitimi alması zorunlu.


Maddi açıdan çocuklarını okutmakta zorlanan ailelerin bu çocukları kendilerini derse verememekte, maddi açıdan rahat ve imkanları olan çocuklar ile yarışmak yerine pes etmeyi tercih etmektedir. Özel okula giden 12.sınıf öğrencilerine sırf diploma notları yükselsin diye sınav soruları ve cevapları verilirken aynı dönemde devlet okulunda olan öğrenci sınav stresi yetmezmiş gibi örgün eğitimdeki hocaların zorladığı o sınavlara girip yüksek almak ve kendi emekleriyle diploma notlarını yükseltmektedir.


Üniversiteler için de konuşmam gerekirse aileler zorlanarak çocuklarını dışta okumaya yollamakta ve bir sürü masrafın arasında ders kitapları, araç gereçleri derken belleri bükülmektedir. Maddi durum eğitimi o kadar etkilemektedir ki öğrencilerin bu kaygısı nedeniyle motivasyonları düşmekte ve dinç bir beyinden alınacak verim maalesef alınamamaktadır. Kendi gücünün farkında olmayan, kendini özel okullarda, dershanelerde okuyan çocuklarla kıyaslayan ve bu haksız sistemin arasından sıkışıp kalan bir nesil yetişmektedir. Sırf ailesini zorlamamak için dışta istediği bölümü okuyamayan bir öğrenci kendi şehrinde istemediği bir bölümde 4 yılını eziyete çevirmekte, takviye alsa başarılı olacağı bir dersi imkansızlıklar nedeniyle gözünde büyüten bir çocuk, eğitimin maddiyat üzerindeki etkisine örnek olabilir.


Ticaretleşen eğitim, haksız başarılar doğurmakta ve insanların uğraşını çöpe atmaktadır. Devlet üniversitesinde kendi puanıyla okuyan bir öğrenci ile özel üniversitede para sayesinde aynı bölümü okuyan öğrenciler arasında fark olmaması ya da şartların eşitlenmemesi ve eğitimin bir para aracı olarak görülmesinin önüne geçilmemesi sonucunda, yetersiz ve verimsiz bir neslin önüne geçemeyeceğiz. Eğitim en azından para ile elde edilebilen bir yer olmamalı ve para sayesinde daha da iyi bir eğitim görülebileceği düşüncesini kafamızdan atmalıyız. Her şeyde eşitlik olduğu gibi eğitimde de hak eşitliği olmalı. Kimse maddi açıdan kimseden üstün diye ne daha iyi bir eğitim görmeli ne de istediği mesleğe ya da istediği başarıya çabucak ulaşabilmeli.


Toparlayacak olursam, yaşadığımız coğrafyada herkes maddi eşitliğe sahip değil ve eğitim gibi kutsal bir kurumun maddiyattan etkilenmemesi gerekirken maddi düzen üzerine kurulmuş olması durumu oldukça üzücü bir tablodur. Bunu düzeltmek de değiştirmek de bizim elimizde. Bazı şeyler için geç kalınmış olsa da, bundan sonraki neslimiz için bir adım atmalı ve eğitim sisteminin kökeninde olan sorunlarla beraber maddi eşitsizliği de ortadan kaldırmalıyız.