Geçtiğim yollardan bir daha aynı kişi olarak geçemeyeceğimi bilmek garip bir hüzün veriyor bana. Hüznün içinde elle tutulur bir sevinç buluyorum. İnsanlar zamanı yavaşlatmak, durdurmak istediklerinden bahsederler. Bu konuşmaları hep garipseyerek dinlerim çünkü onların aksine zaman geçsin; aylar, mevsimler, yıllar geçsin; mekanlar değişsin, insanlar değişsin istiyorum. Hayatımdaki tüm hikâyeler yaşansın, tüm yollar yürünsün ve tüm yollar bittiğinde ben eve döneyim, aynı yollardan gerisin geriye koşarak. Ne yazık ki Nurdan Gürbilek'in dediği gibi: "Ne döndüğüm yer bıraktığım yer olsun ne de dönen ben, vaktiyle giden ben olayım." Çünkü ben hep değişen hisleri, değişen zamanları; yol boyunca büyüyen, yaralarını sarıp değişen insanları sevdim. Kendimi bildiğimden beri yaşanmışlıklarda bulduğum hissi başka hiçbir şeyde bulamadım. İsimlerini bilmediğim ölülerin hiç gerçekleşmeyecek hayallerinin; asla yaşanmamış, asla yaşanamayacak hikayelerinin hüznünü yaşadım ben hep. İnsanlığın çoğuna merak edilmez gelen geçmişin her bir anını yaşamak istedim. Yazıldığı dönemde tüm hikâyeyi değiştiren sararmış mektupları, kilitli sandıkları, bir kitabın arasında yıllarca unutulmuş fotoğrafları, ölmüş baharların simgesi kurumuş çiçekleri, terk edilmiş evlerin kırık camlarını, yıllar boyu açılmamış kapıları, tozlu rafları, ağaçların üzerine kazınmış silik harfleri, yırtılmış kartpostalları, yaşanmışlıklarla dolu paslı takıları, viran olmuş yerlerde öten ishak kuşlarını sevdim.


Geçtiğim yollarda izler bırakmayı çok sevdim çünkü biliyorum ki bir gün geriye mutlaka döneceğim ve dönerken gördüğüm tüm bu izler bana yaşadığımı, bu yolda yürüdüğümü hatırlatacak. Eski günlüklerin, yıllardır yürünmemiş patikaların, altında kimin dinlendiğini bilmediğim ulu ağaçların, içinde geçmişin hayaletlerinin silüetlerini taşıyan ceviz ağaçlarının, zihnimin gerilerinden zorlukla çıkardığım çocukluk anılarımın peşindeyim ben hep. Dileğime her an biraz daha yaklaşıyorum, farkındayım. Her an arkamdaki yol uzuyor, saçma bir şekilde hayatımdaki yaşanmışlıkları hatırlatan her şeyi toplama alışkanlığımdan ötürü nesneler artıyor. İlkokuldaki kırmızı kurdelemden kavak ağaçlarından düşerken yakaladığım yapraklara kadar her şeyi saklamak istiyorum çünkü tüm yollar bittiğinde eve dönmeme yardımcı olan işaretler bu eşyalar olacak.