Hayatımız tüm yolları geçmeye yeter mi? Yoksa hayat bizim için belirlenen bir yol mu? Yollar belirlenmişse yoldan çıkmak da mümkün değildir.

Peki, yolun sonuna kadar gitmekten vazgeçilirse? Ama bu da yolun zaten orada son bulduğu anlamına gelmez mi? Yani biz vazgeçmiyoruz. Aslında yol orada bitiyor. Yaptığımız, yapamadığımız ya da yapacağımız ve yapamayacağımız şeyler bizim yolumuzun üstünde var olan seçeneklere bağlıysa bu yine de bizim tercihimiz oluyor. Bu yüzden yaptığımız her şeyin sonucuna katlanmak zorundayız.

Öyle mi gerçekten? Hayır! Sözler anlamlı olabilir. Her şey hesaplanıp planlanmış da olabilir ama hiçbir şey hayat kadar değişken ve sürprizlerle dolu değildir.

İnsan da tıpkı bir solucan gibi var olduğu toprağa uyum sağlayan bir sürüngendir. Belki gözle görünmez ama ruhunu ayakta tutmak için görünüyordur.

Hayatın değişimiyle başına gelen şeylere ilk başta isyan etse bile insan, bir süre sonra kendisi bile fark etmeden alışmış oluyor.