sevmek ne demek diye kaç kez düşündüm, sayısını hatırlamıyorum.

sevgimin doyumsuzluğunda kayboldum.

en sığ koylarımda, en derin çukurlarımda dizginlemeye çalıştığım her duygumda sana olan hislerimden bin bir parça barındırıyorum,

aşığım, seviyorum.

sevince ne olur yaşayıp görüyorum.

ama ince bir detayla: #doyumsuzsevgi ve onun her türlü getirisi.

sevince onu düşünüyorsun, sadece onu, doyumsuz bir şekilde onu…

çok seviyorsun çok sıkıyorsun, çok arıyor, çok bunaltıyor oluyorsun.

ha, sonunda çok yoruyorsun.

karşındaki de ve en az onun kadar sen de yoruluyorsun.

ben, yoruldum demesinden yoruldum; yordun beni demesinden yoruldum.

o; benim onu çok sevmemden, yani açıkça sevgimden yoruldu.

bir insanın sevgisi bir insanı yorar mı?

ayarsız bir sevgi doyumsuz bir sevgi yorar;

yarının yokmuş, başka önceliklerin yokmuş gibi seversen yorar.

hayatının merkezine onu koyarsan yorar,

akıllanmazsan yorar.

çok sevmek de iyi değilmiş,

kararında sevmek en iyisiymiş.

biliyorum.

şimdi sırada öncelikleri belirleyip sevmek var

ama kelimelerime son vermeden son birkaç cümle daha:

seni doyumsuz seviyorum A.B. ve bunun için senden sonsuz özür diliyorum.

sana karşı olan doyumsuzluğumla beni kabul etmen dileklerimle...