Film hakkında birkaç şey söylemeden önce üçlemenin sadece ilk filmi, kronolojik olarak son filmi olan Yumurta'yı izlediğimi belirtmek isterim. Yazacaklarım benim şimdiye kadar gördüğüm Yusuf üzerine. 


Gitmekle her şey geride kalıp artık hiçbir şey eskisi gibi olmasa da, giden için her şey aynı kalır biraz da. İçten içe bilse de insan, küçük bir çocuğun aya nasıl gideceğini bilmeden gidebileceğine inanması gibi kendini kandırıp uzak kaldığı yerlerin bir nebze aynı olduğuna inanır. Bu kötü bir his olmak zorunda da değildir, dönüşler güzel de olabilir ama bu defa da insan eski günlerin aynısını bulamaz ve insan hüzünlenmek için her zaman bir bahane bulur. Gitmek ne kadar insanın üzerinde bir iz bıraksa da, dönüşler bence daha zordur. Filmde de Yusuf'un çocukluğundan beri sevmediği, merhaba borcu olduğu insanlarla dolu kasabaya dönüşünü izliyoruz. 


Film hiçbir zaman bir şeyi önümüze sunmuyor, bir şeyi açık seçik anlatmaya çalışmıyor. Film kamera açıları, detaylar, çevre ve renkler ile duyguları uzun metrajlı bir şiir gibi işliyor. Film bittikten sonra içimde kalan his bir film izlemekten ziyade, güzel bir şiir okumuşum ve sanat sergisinde gezerken kaybolmuşum gibiydi. 

Filmde Yusuf'un çocuğu izlemesi kendi çocukluğuna dönüş gibiydi, merdivende oturan da çocukla birlikte yumurta arayan da kendisiydi. Film boyunca çevrenin sesleri ve aynı zamanda sessizlikler, çekimler ile Yusuf'un dönüş ve yüzleşme halini çok güzel hissedebiliyoruz. 


Film ilerledikçe Yusuf'un değişimine tanıklık ediyoruz, zamanında kasabayı ve annesini terk eden Yusuf'un sahip olduğu değerlere zıt olsa da onu kasabadan ayıramayan bir değişim başlıyor. Ve bu, cam parçasının elinde kalması ya da İstanbul'dan beri onu bekleyen açılmamış diş fırçası paketini açması gibi detaylarla oluyor.  


Değinmek istediğim bir diğer nokta ise filmin renkleri. Yeşil renginin tonları ile filmin her çekimi benim için sanatsal bir kareydi. Duvarların renginden yorganlara, kavak ağacından bıldırcın yumurtasına kadar her yeşil detayı insanın üzerinde film boyunca bir etki bırakıyor. 


Aslında söylenecek çok şey var ama ben sadece kendi içimde uyanan duyguları yazıya dökmek istedim. Sanırım Bal ve Süt ile Yusuf'un geçmişine gitmeliyim, okuduğunuz için teşekkür ederim.