Uzun bekleyişler, uzun olmayışlar ve uzun süren kirliliklerden sonra bir arınma diler ya insan; son günlerde hayatımın hemen her anında beklediğim şey, zannediyorum, bir arınma. Günlük rutinlerim, bekleyişlerim, sancılarım, kıvranışlarım, içimde duyduğum, her an hissettiğim ve resmen birlikte yaşadığım sızılarım da hep bir arınmaya dair. 


Okuduğum kitaplar, her yerden topladığım hikâyeler, dokunduğum çocuk başları, sarıldığım minicik kalpler de yunmaya ucundan kıyısından yaklaşır mıyım belki diye. 


O suda durulur muyum, hayatımın geri kalanında arınır mıyım, arınmasam da en azından o duruluğa yaklaşır mıyım, bilinmez. Ama yollarımdaki taşları bir zemzem suyu belleyişim bundan. Çıkamadığım yokuşlar için bekleyişim bundan. 


Arındığım zaman ve durulduğum zaman ve iyileştiğim zaman ve büyüdüğüm zaman çıkacakmışım gibi o yokuşları. Benliğimden arındığım zaman, ben oluşumun yükünü sırtımdan attığım zaman.


Bir yerlerde, yaşamanın çirkin tuzaklarına düşenler varsa, çıkamadığı yokuşları varsa onların da ben gibi, beklediği baharlar varsa belki, okusalar ve arınsalar diye bu mektup. Henüz yolun çok başındayken yorulanlara, olmak yükünü sırtlananlara.🤎