kaç yıldır öylece sürükleniyorsun

dört duvar arasında boğuluyorsun

yalnızlığı da sırtlamış bu yükle nereye kaçabileceğini sanıyorsun


en son ne zaman sıcacık bir kola sarıldığını unuttun

aile nedir bilmiyorsun, kuramıyorsun

tanıdığını sandığın o yabancıların suratlarına gülümsüyorsun

aynı şarkıyı defalarca dinleyip gün doğmadan uyuyamıyorsun

bu yalnızlığın sancısını çığlık dahi atsan kimseye duyuramıyorsun

hoş, duyurmak da istemiyorsun

hiçbir gün boğulduğun bu yalnızlıktan şikayet etmedin

acısını öyle bir benimsedin ki sen bu hisle arkadaş oldun

söyle bana, yalnızlıkla yalnız nasıl kalınır


sevgisizlik çukurunda üstün başın yaralanmış

düşmüşsün

susmuşsun

sarılmışsın nemli topraklara

çakıl taşlarını elinde döndürürken sen, farkında bile değilsin

unutuyorsun nesneleri, hisleri, renkleri

sarıldığın o yalnızlığı bırakamıyorsun

biliyorum, biliyorum, ben biliyorum

ondan başka sarılabileceğin hiçbir şeyin yok


yarattığın koca evrende koşuyorsun, senden başka kimse yok

kaçıyorsun, senden başka kimse yok

ama sen,

en korkuncu

biliyorum

sen kendinden kaçıyorsun