lethe ırmağından bir yudum dolsa içime
erguvanlarım
mevsimini beklemek zorunda kalmayacak,
hasret kaldığı sevdalısı ölüm için.
ben ise yine aynı yerde
bir unutuluştan bekliyorum umutlarımı
kanım lâl
kasıklarım ağrıdır
bu yüzdendir
ki seninle sevişmemiz hep bir acıyı doğurur.
peygamber ve ekber şahittir buna !
bu üremi unutma:
bütün hikayen yüreğinde başlıyor.
insanoğlu gitmekten yaratılmışsa
ben,
zamanla ağrıyan bir unutuluştan ibaretim.
perşembe günlerinde sırtımı gövdemden ayırmak isterken,
içimde ısıttığım bütün çakıl taşları soğudu
bütün vedalar yalnız olur
al bu taş parçalarını,
senin olsun !
yakamda bir avuç iğne
paslı jilet, çürümüş meyveler ve
aksayan intiharlar
pers etimolojisi, yakılmış nihilizm
bir bedene sığdırmaya çalıştırdığım
bütün ruhlar
kendimden taştı
nuh iken boğuldum
artık güvenebileceğim bir ev kalmadı
bunu daha fazla nasıl anlatabilirim
hiçbir şeyimden
hiçbir şey kalmayana denk
devam edecek bu yangın
bu hançer
en çok gövdeme yakışırdı zaten
güneşi kıskandıracak güzellikte şuan dolunay
ve bileklerimden akan inşirah
karşımdaki aynamda
sessizlikle gürleyen çığlığı
kendi kanıma katıyor
bir iç çekmesi oluyor rüzgarın
unutuluş için mutlak suretle
bu yangını terk etmem lazımdı
bir veda dilimi kesti
dil yarası o son veda
'Qualis artifex pereo!'
Ne kadar güzel ölüyorum!
bir şarkı: La Favilla XX - Giardini di Miró