birileri planlar yapıyor, her şeyler ayarlanıyor. zorunluluklar bizi bir araya getiriyor. öylesine bakıp öylesine konuşuyoruz. anlaşılır gibi değil bana sorsalar, bana deseler en ince bakışı seni kesebilir en ince yerlerinden, ben yine de hiçbir şey yokmuş gibi davranmak için her şeyimi ortaya koymazdım.
kendimi toparlayıp yeniden binbir parçaya ayrıldığımı ta içimde hissettikçe -seni görmeye devam ettikçe- kalan solmuş çiçekleri koparıyorum dallarımdan. tazelensinler istiyorum, yeniden çiçeklensin. şimdi canım acır ama sonra bir akşam gelir sefası kalır. bir yasemen olur, sakız, karanfil olur. burnuma gelen özlediğim kokun olur.
keşke şimdi, başka gözler değmezken küskünlüğümüze bana bir şeyler anlatsan. desen ki 'bu acıların gerçektir ve ben dikmişimdir yolumuza bu dikenleri. gönül koyma bana, ben alırım çektiğin acıyı koynuma.'
biliyorum tabii bir noktada bu hazan benim sana bahar olamamamdan gelir. ama beni yaza neden inandırdın?