İçimde açılan gülleri kesmeye mecbûr kaldım.
Gözlerime bakmayan tüm neşelere döndüm yüzümü.
Yorgun ayakların mahkûmu, sözsüz bakışların esîriyim.
Dipsiz kuyulara düşüp de çıkamayan,
Üflenen umutlarla kalbi serinlemeyen,
Işığı arıyorken karanlığa sürüklenen,
Keskin bıçaklara doğru yürüyen,
Toz duman yolları koşa koşa geçen,
Bir zerreyim, hiçbir kıyıya teğet geçmeyen.
Bilmem ki hangi iklîmin çiçeğiyim.
Hangi ağacın meyvesi, hangi diyârın rüzgârı!
Kolsuz bir hırka giymiş bulundum.
Güneşin alnında dursam da nâfile...