Ne alaka dense de Zeynep Bastık dinlerken kafam allak bullak oldu. Neden her olgu, her kişi, her sanat eseri bozulmaya mağruz kalıyor, biz bunu doğanın bir gereği olarak içselleştirmeli miyiz, söze nasıl devam edeceğimi düşünürken Zeyno kanepenin üzerinde uzun kıvırcık saçlarıyla ve yüzünde harika bir gülümsemeyle "felaket" şarkısına başlıyor, bu şarkı ilk çıktığı zamana akacak oluyor ruhum: tutuyorum, çünkü konumuz ben değilim, zihnime s.cayım, neden yahu neden, neden popülerite denen o şey - neyse o şey, hemen bozuyor ve çürütüyor, Zeynep Bastık'ın o hali şey değil mi, İnce Memed - 1 ( 2 ve 3 ticaridir, Abdi Ağa gider Abdi Ağa gelir, orada bitmeliydi, neyse Yaşar Kemal çöp yazmış olsa elmastır, haşa), Kurtlar Vadisi'nin Çakır ölene kadarki bölümleri, Loki 1.sezon, Şeker Portakalı (mesela Güneşi hiç Uyandırmasa mıydık?! Zeze zeze olarak kalsa mıydı), Batman filmleri mesela (tabi tabi hepsi güzel, tabi) Christian Bale' de durmalı mıydı, Çok Güzel Hareketler 1 yeterince "çok güzel" değil miydi, Leyla ile Mecnun' un yeniden çekilmesi zorlama olmadı mı, ya da Gülçin Hepsi grubundan ayrılınca Alicia Keys' a mı evrildi, Henri Charriere Kelebek'ten sonra "Banko"yu yazmak zorunda mıydı, Kelebek zaten başlı başına bir şaheser değil miydi, amatör ruh biraz bozulunca ve ticari kaygıya dönüşünce artık sanat sanat için değil de sanat para için mi yapılmaya başlanıyor, eski Zeynep Bastık biraz da Sonat'lı "Gülersen Kaybedersin" değil mi veya yırtık kotuyla Eurovision tanıtımına çıkan Hadise, neyse siz gene de "tutmayın yolverin gidene" çünkü "yoldur bitmez gidene", kafam hala dumanlıyken gidip bir kaç satır daha içmek ve kendi cümlelerimle sarhoş olmak istiyorum. Sanat sanat için midir yoksa öpüşürken zamanı durdurabilir misiniz, ben yapabiliyorum o halde varım!