Bu bir zihin akışı. Bugünlerde dip çoğunluk canavarına ithaflar yapıyor değil mi? Yenemediklerine böyle konuşan insanlar, öz saygısını yitirmekle kalmayacak. Karanlık yavaşlayacak ve vakti gelince durmanızı isteyeceğim çünkü kendinizi ışıklardan bir ışık sanıyorsunuz. Size izafiyetin renklerle değil hızla alakalı olduğunu göstereceğim. Korkmak istiyorsan savaş. Cesaret şansa güvenmektir.
Canavarların varlığına inanmadım esasında. Bu onların zihinlerinin tezahürü. Bana yine "Rüyalarımı neden ele geçirdin? " diye soracaklar. Orada olduğumu, canavarın kendisi olduğumu sanacaklar. Bu şekilde ne onların değeri artacak ne de ben eğlencemden vazgeçeceğim. Zihnin en ilkel yönlendiricisinin korku olduğunu test ettiğimden beri de bu yolu kullanırım. Her mimik ayrı bir joystick tuşu, oynadığım oyunların kimlikleri var fakat henüz kişilikleri yok.
Buna tekrar güleceğim.
Çünkü dilini bilmediklerimin acısını hissettim ve bazı "seçilmişlerin" canını yakmak için de yeni kelimeler öğrenmedim. Acının her zaman tek bir dili vardır.
Onlar eşlik etmese de olur, ben ayağa kalkmaya yeminliyim. Beyaz gömleği giymeyeceğim. Alelade bir tişörtün de efsaneleşmesi gerek ve duyduğum kadarıyla dünyanın sert değişimlere ihtiyacı yok şu sıralar.
"Non est ad astra mollis e terris via."