Olaylara uzaktan baktığımızda kişinin başından geçeni özümseriz çoğu zaman. "Acaba ben olsam ne yapardım?" Kişi, hayatını etkilemeyecek kararları daha mantık çerçevesi içinde düşünerek kendince sonuçlandırabilir. O yüzden yer yer anlamayız insanların duygularını, düşüncelerini. Öyle bir "ben" düşüncesi yerleşmiş ki hayatımıza, başkalarının görüşünü fark edemiyoruz bile. Tartışmalar da bundan dolayı çıkmaz mı zaten? Tanışırız, karşı tarafı istediğimiz gibi tanır ve onu hayatımızda bir yere konumlandırırız. Daha fazla tanıdıkça aslında yanıldığımızı, yanlış tanıdığımızı görürüz. Yanılmamızın nedeni bizim kafamızda tasarladığımız kişinin istediğimiz gibi bir tepki vermemesidir. "Sen çok değiştin." Bu cümleyi yakınınızdan, hayatınızın merkezine koyduğunuz kişiden duydunuz mu hiç? Oysa değişen bizler değiliz, karşı tarafın zihnindeki düşüncelerdir ve suçlu ne yazık ki siz olursunuz. İnsanları hiçbir zaman tam anlamıyla tanıyamayız. Zihin öyle karmaşık bir bilmecedir ki, bazı zamanlar kendimizi bile tanıyamayacak duruma düşürür. İnsanları tanımaya çalışmak uğruna kendimize yabancılaşmayalım.