Bu ilginç içerikleri olan güzel kitabı eminim sizlerde okuyunca hem sevecek hem de farklılığından dolayı her ihtiyaç duyduğunuzda tekrar okuyup farklı şekillerde yorumlayacaksınızdır. Şimdi kitaptaki bu alıntılarla sizleri başbaşa bırakmak isterim. Sevgiyle kalınız....
- - - Kitaptan Alıntılar - - -
Bizi gerçekten korkutan ve umutsuzluğa düşüren şey, dışımızdaki olayların kendileri değil, bizim onlar hakkındaki düşüncelerimizdir. Bizi rahatsız eden "Şeyler" değil, onların anlamını yorumlama biçimimizdir. - Epiktetos"
"İnsan ne olduğunu bilmek istiyorsa önce ne olmadığını görmek zorunda"
"İnsanlar ağızlarından çıkan cümlelerin, beyinlerinden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar kendine döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olur. - Albert Einstein"
"İnsan birisini ya olduğu haliyle sevmeli ya da kafasına yatmıyorsa olduğu haliyle bırakmalı. Diğer bütün ihtimaller sadece çatışma yaratır."
“İletişimde en önemli şey söylenmeyeni işitmektir.”
"İnsan ya arzularını ve korkularını yavaş yavaş bitirir ya da haddi aşmış arzular ve korkular insanı zamanla yavaş yavaş tüketir."
"İnsanı hayatta yalnızlığa iten en büyük etken anlaşılmamak, anlaşılamamaktır."
"Bir, iki santim yüzey alanı üzerinde neden parmak izlerimiz birbirinden farklı, bu muazzam olayı hiç derinlemesine düşündün mü?"
"Hayatı bedenle deneyimlemek farklı, ruhla farklıdır. Aşkı bedende yaşamak farklı, ruhta farklıdır. Bedenle yaşanan her neyse bir gün mutlaka biter. Ruhla yaşanan ise ebediyete gider."
"Şimdi vereceğim önemli kuralı hiçbir zaman unutma. Mücadele ettiklerini kaybedersin, vazgeçtiklerin senindir. Mücadele içinde sahibi olduğunu sandığın her şeyi, sahibi olup tutunmaya çalıştığın her neyse sonunda mutlaka kaybedersin. Vazgeçip bırakabildiğin her şey sonsuza kadar senindir."
"Arayış ve sorgulama her zaman değerlidir. Önemli olan aranılan her neyse bunu doğru yerlerde arayabilmektedir. En değerli hazineler genelde bakılmaktan kaçınılan ya da unutulan alanlarda gizli olabilir. Başarı dışarıda arandığından daha çok içeride aranmalıdır."
"Bir insanı sevmek güzeldir. Bu insana güçlü hissettirir. Birisini görürüz, etkileniriz. Bu etkileşim karşılıklı olursa ilişkiye başlarız. Sonra zihin devreye girer ve o insanı başka bir şeye dönüştürmeye, kafamızdaki kişiye, hiç olmadığı ve olamayacağı bir şeye benzetmeye çalışırız. İnsan birisini ya olduğu haliyle sevmeli ya da kafasına yatmıyorsa olduğu haliyle bırakmalı. Diğer bütün ihtimaller sadece çatışma yaratır."
“AŞKI YENİDEN İCAT ETMELİ BESBELLİ...” – ARTHUR RIMBAUD
Aşk, aklın hükümsüzleştiği bir deneyim. Unutmayın ki insan irrasyonel bir varlıktır. Romantiktir, duygularıyla hareket eder. İnsan doğduğunda hayata aklıyla/zekâsıyla/rasyonelliğiyle değil, içgüdüleriyle katılır. İnsanın en eski dili, duyguları, arzuları ve itkileridir. Aklı sonradan icat etmiştir. Rasyonelliği, sonradan edinmiştir. Aşk, insanın akıldan/zekâdan/rasyonellikten çok önce tanıdığı bir duygu, bir deneyim, bir ihtiyaç, bir arzu, bir itki... Bu yüzden sevilmeye duyulan ihtiyaç, çoğu zaman yemeden, içmeden, paradan, unvanlardan, şöhretten çok daha elzemdir.
Filozoflar, sanatkârlar, yazarlar, bilimadamları, âlimler, mucitler, dehalar, kâşifler... Onlar bile aşk karşısında en sıradan insandan daha güçlü ve bilge değillerdir. Aşk hepimizi eşitler... Zengini de ölür fakiri de, âlimi de ölür cahili de...
İnsanlar aşkta ve ölümde eşitlenirler.
İnsan tepkileri içinde en belirgini, gerçeği reddetmektir. Matrix
İllüzyonu fark edebildiğinde, hakikati deneyimleyeceksin.
Zihin hareketlerini gözlemlediğinde, düşüncelerin yönetilebileceğini öğreneceksin.
Oyunu kurallarına göre oynadığında, hayatının nasıl değiştiğini göreceksin.