Perdesini açıp da penceresinden Ay'ı seyredeni yadırgamayın. Onun yaptığı sadece budur çünkü. Belki Ay'a aşıktır, belki hasret, belki yalnız, belki çaresiz, belki de hiç sebepsiz.
Yaptığı sadece Ay'a bakmaktı. Uykuya teslim olana kadar... Çünkü bu kadar sadık başka bir şey yoktu hayatında kendisinin bile fark etmediği; her gece düzenli olarak perdesini tıklatan.
Bir şekilde umudunu kaybetmeden, heyecanından ödün vermeden, kalbinin attığını hisseden, anlamaya çalışan, anlatmaya çalışan, yaşadıklarını ispat belleyen, hep bekleyen, olan bitenden payına düşeni kabullenen ve yine hep bekleyen, penceresinin kenarında sadece Ay'ı seyreden birini çok yormayın.
Susmak herkese göre değildir. Kimi susana, kimi susanı dinleyene garezlidir. Sessizlik göze batar. Çünkü muhakkak yankılandığı bir yer vardır. Bu hikayedeki en gürültülü sessiz oydu. En son öyle bir sustu ki. Derinindeki çığlıklar bulutları titretti. Taş oldu yağdı. Yüz kızarttı.
Bu yüzden en çok o hak eder, penceresinden Ay'ı yalnızca, zararsızca, sakince seyretmeyi. Ona başka bir şey bırakılmadı çünkü.
Not:
Bazen özlem bir otobüs hattı boyunca şimşek gibi beyinde çakan düşüncelerdir sadece.