sıkışıyoruz.


gökyüzü


yeryüzü


aydınlık


karanlık


güneş


ay


Hepsinin arasında birer boşluk bıraktım. Boşlukta biz varız. Zıtlıkların ortasında, var oluşumuzu dillendiriyoruz... Var olmak? binlerce yazı yazıldı, binlerce söz söylendi hakkında. Kimisi hafiflik dedi, kimisi cehennem, kimi sınav dedi, kimi hiç...

Hiçlerim dilime dolanmış, hiçliğim bastırıyor omuzlarımdan.

Peki biz, ben; hiçsek, hiçsem varlığıma, var oluşuma en büyük kanıt bu değil midir?


Belki budur diyebilirdik; Fuzuli'nin yaşadığı çağda yaşayabilseydik eğer. İspatlanamayışım, yokluğum, hissedilemeyişim varlığımın delilidir.

-derdik-


Tanrı'mla kol kola yürüyoruz sanki. İnsanlara bakıyoruz, dünyaya.

Oturtmuş beni yanına, varlığıyla cebelleşen oyuncularını izliyoruz.

Çok garip, Tanrı'nın yanında her şeyden haberdarken bütün gizleri ayan beyan bilirken, ben de oyuna girmek istiyorum.

Gören değil de yaşayan olmak istiyorum.

Tanrı'nın yanında değil, senaryonun içinde olmak istiyorum.