Ziya paşa, muhalif bir kişidir ve politikayla ilgilenir. Tanzimat edebiyatı kurucularından olan Ziya Paşa, Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte Batılılaşma adına çalışmalar yapmıştır. 1868’de Namık Kemal ile birlikte Londra’da “Hürriyet” gazetesini çıkarmıştır. Genellikle aruz ölçüsünü kullanan sanatçı, roman ve hikaye yazmamıştır. Dili ağırdır. Arapça ve Farsça kullanımları gözlemlenir. O, eski ile yeni arasında bulunup bir çeşit “bocalama” yaşar.

Terci-i Bent’in yeni tarafı, Ziya Paşa’nın; tanrı, insan kainat ve hayat konusundaki derin ve sorularla dolu düşüncelerini bir arada vermesidir. Ziya Paşa’nın sanat hayatı tezat, tereddüt, hiciv ve hikmet çizgisinde geçmiştir. Bir yaratılış, oluş yani varoluş sorgulamasına girdiği bu manzum eserde klasik hayat ve düşünce sisteminin bir gereği olarak sorduğu bu soruların cevabını bulamadan tanrının marifet kapısında son bulur.

Ziya Paşa bu şiiri 1870’te kaleme almıştır. Divan tarzında olup hikemî ve tasavvufi bir tarzda eserdir. Felsefi ve metafizik konularını ele almıştır. Varlıkların yaratılışını, evrenin ve dünyanın yaratılışını, sistemini konu edinerek ele almıştır. Sorgulayıcı tavırla başlayıp Allah’a sığınmaya doğru ilerleyen bir seyir söz konusudur. Divan şiiri geleneğinden ayrılan en önemli özelliği; evrene, kainata nasıl ve niçin soruları ışığında bakarken aynı zamanda dönemin bilimsel verilerini de kullanmıştır. Felsefi ve dini konuları işlemiştir. İnsanın, faniliğini kavrayıp gerçek varlığı (Allah'ı) aradığı bir şiirdir. Ziya Paşa Terci-i Bent'te bütün sosyal alanlardaki ahlaki bozulmayı tenkit eder ve bu tenkidi şiir boyunca devrin sosyal yapısına ve Tanzimat’ın idareci kadrosuna yönelik üstü örtülü bir şekilde gerçekleştirir.

İlk bakışta Terci-i Bent'in muayyen bir plan üzerine kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Bu manzume 11 beyit, 12 bentten oluşur. İlk bendi bir giriş (girizgâh) mahiyetindedir. Şair burada daha sonraki bentlerde geliştireceği birtakım fikirlerin çekirdeğini okuyucuya sunar. İkinci bentte bütün kainatı, üçüncü bentte dünyayı, dördüncü bentte hayvanlar dünyasını, beşinci bentte dinleri ve insanlar arasındaki anlaşmazlıkları, altıncı bentte insanlar arasındaki dengesizlikleri, yedinci bentte iyiliğin her daim kötülüğe üstün gelmesini, sekizinci bentte peygamberler ve din büyüklerinin çektiği acıları, dokuzuncu bentte peygamberlerin, din büyüklerinin, Allah’a yakın kimselerin ve zulme uğramış mazlumları, onuncu bentte beşeri ihtiras ve tutkuların çeşitlerini, on birinci bentte bireyler arasında görülen anlayış ve davranış farklılıklarını, on ikinci bentte şair tüm bunların bir nevi özetini çıkartır.