Kafamda geride bıraktığım ilaçların hafiften tınısını duyar gibiyim. Böyle, nasıl desem, bir yetmiş beşlik devirmiş gibiyim. Sahi, onu da yapamam ya... Bilinmezlik; yaşadığım bu vakte kadar sevdiğim şeydi aslında. Pek sevmemek gerekiyormuş, onu da anladım. Hayat bazen olur olmadık yerde karşına öyle duvarlar örüyor... Geçeyim, yıkayım artık bu duvarları, demenle ellerinin kan olması an meselesi. Güçsüzleştin mi yoksa yoruldun mu? Her şeyi aşabileceğini zannediyorsun değil mi? Zannetme... Beklemediğin yerden vuruyor hayat seni. Öylece bakıyorsun bir şey yapamadan. Yoran çaresiz çırpınışların oluyor... Bilinmezlik yavaş yavaş çürütüyor bedenini. Bir umut ama, bir umut bekliyorsun bazı şeylerin düzelmesini... Umuttur seni ayakta tutan, hayata bağlayan... Sevmediğin, keyif alamadığın hayattan kopmak da istemiyorsun...