BİR İNSANI OLDUĞU GİBİ KABULLENMEK
(2 yorum)Bir insanı olduğu gibi kabullenmek ne demek?
Söylemek istediğim çok şey var. Hayat bir gün öyle ya da böyle bitecek fakat önemli olan geride ne bırakıp, ne biriktirdiğiniz. Ben kendi adıma çok bir şey biriktiremedim, tecrübe dışında…
Tecrübelerim insanların, karşılarındaki bir insanı olduğu gibi kabullenmek konusunda anlamsız bir karşı çıkma çabası gösterdiğini öğretti bana. İnsanların çıkarları doğrultusunda nasıl değişebildiğini de gördüm, nasıl bir anda nasıl hiçmişsiniz gibi davrandığını da. “Ben böyleyim” demekten yorulmadım ama;
Yargısız infazlar, fesatlıklar, çabuk dolup boşalan bardaklar beni ziyadesiyle yordu.
İnsan kalmak çok mu zor?
Bir insanı olduğu gibi kabullenmek çok mu zor?
Birine “Gerçekten seni böyle kabul ediyorum. Bu halinle seviyorum.” demek çok mu zor?
İyi günde herkes yanında olur, kötü gününde düşmanım dediğin insana bile el uzatmak çok mu zor?
Neden bitmek bilmeyen öfkeleriniz, neden hep sizin doğrularınız, neden hep sizin seçimleriniz, neden hep sizin çıkarlarınız?
Bitmek bilmeyen kibirler, “ben mükemmelim… “ diye başlayan cümleler, kolayca kapıyı çarpıp “ben minnet etmem…” adlı gidişler…
BİR İNSANI OLDUĞU GİBİ KABULLENMEK
Bir insanı olduğu gibi kabullenmek bu kadar zor olmamalı. Bu kadar kolay çarpılıp kapatılamamalı kapılar, bu kadar ben merkezci olunmamalı, bu kadar öfkeye kapılmamalı insanlar…
Sevin abi!
Değer verin be;
Bir kuşu, kediyi,köpeği geçtim de ilk önce içinizdeki insanı sevin. Bir kere de çevrenizde gördüğünüz hiç tanımadığınız insanları sevin.
Kabul etmiyorum!
En büyük dert senin ki değil, en büyük sıkıntı senin yaşadığın değil, bu hayatın sana garezi de yok.
Yoran hayat değil, birbirine duvar örmüş insanlar.
Ama lütfen artık lütfen ;
Bir kere de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktan vazgeçin..
Bir kere de “En değerli benim” demeyin. Sen değerlisin zaten ama herkes değerli. Her insan ayrı değerli.
Ama mükemmel değilsin. Hiç kimse de değil.
Beni ben olduğum gibi kabul edenlere saygım da sevgim de sonsuz.
Zaten,
Gerisi de pek mühim değil.
Buraya Schopenhauer pasajı bırakma ihtiyacı hissetim:
"Entelektüel açıdan yüksek bir insana, yalnızlık ikili bir yarar sağlar: birincisi, kendi kendisiyle olmak ve ikincisi, başkalarıyla birlikte olmamak. Tüm belalar, yalnız kalma yeteneğimizin olmayışından gelir başımıza diyor la bruyere. Arkadaş canlılığı, bizi büyük çoğunluğu ahlaki açıdan kötü ve entelektüel açıdan bön ya da yanlış olan varlıklarla ilişki içine soktuğu için, en tehlikeli ve hatta yıkıcı eğilimlerden biridir. Arkadaş canlısı olmayan biri, böyle varlıklara gereksinmeyen biridir. Kendi başına, topluma gereksinmeyecek denli çok şeye sahip olmak bile yeterince büyük bir mutluluktur; çünkü hemen hemen tüm acılarımız toplumdan kaynaklanır ve mutluluğumuzun sağlıktan sonraki en önemli unsurunu oluşturan zihinsel huzur her toplum tarafından tehlikeye sokulur ve önemli ölçüde bir yalnızlık olmadan var olamaz. Zihinsel huzur mutluluğuna nail olabilmek için, kinikler her türlü mülkten uzaklaşırlar. Aynı amaçla toplumdan uzaklaşan biri, en bilgece yöntemi seçmiştir."
Arthur Schopenhauer.
Heil Arthur! :)
Sevdiğiniz gibi kalmasını sağlamak, kendi fikirlerinize uymuyor diye onu değiştirmeye bir kalıba sokmaya çalışmanın tam tersi anlayacağınız.
Bir insanla yolunuz kesişiyor, onunla yol alabilecek miyiz diye beraber bir karar alıp ilerlemeye başlıyorsunuz. Sonrasındaysa sanki heykel oyar gibi karşınızdaki insanı yontma çabası içerisine giriyorsunuz. Halbuki ilk tanıştığınızda ya da beraber yol alırken de bu yanlarını bilerek adımlıyorsunuz zamanı. O insan hep öyleydi, siz hayatına girmeden önce de siz hayatına girdikten sonra da.
Bazı insanları gerçekten anlayamıyorum bu konuda. Şöyle bir mantık çerçevesinde bakın bu olaya. Dünyadaki bütün insanların yüzleri, sesleri, parmak izleri bile farklıyken neden tek düze bir kalıba sığındırılmak isteniliyor ki? Herkesin bu dünyaya kendi farklılıklarıyla kattığı güzellikler varken neden bu güzellikler yok edilip parçalanmak isteniyor? Düşünsenize, herkes hayata tek bir pencereden baksa dünya ne kadar sığ ve renksiz bir yer olurdu. Bu karşı karşıya duran iki insanın 6-9 tartışması gibi biraz da. Herkes birbirinin penceresinden bakmayı öğrendiğinde hayat güzelleşiyor. Bir şeyleri değiştirmeye çalışmak yerine karşınızdaki insanın gözlerinden bakmayı denediğinizde onun için 9'un sizin için 6 olduğunu fark edebiliyorsunuz.
Yolunuzu bir tutmak istediniz diye her şeyiyle tıpa tıp size benzeyen size uyan her dediğinizi yapacak birini arıyorsanız teknoloji ilerliyor arkadaşlar biraz bekleyin bir robot alın kendinize. Kimse kimsenin sahibi değil çünkü bu dünyada. Siz bir insanı değiştirmeye çalıştıkça o insanı sevdiğiniz halinden uzaklaştırıyorsunuz. Kimse kimse için değişmez değişecekse de kendi için değişir. Ne karşınızdaki insanı üzün ne de siz üzülün. Baktınız olmuyor saygılı bir şekilde iletişiminize son verin. Siz saygısızlık yaparak ille de ben bu insanı değiştiririm düşüncesine girerseniz de o insanın size kapıyı göstermesi yakındır aklınızda bulunsun.