Kendine acımak
(3 yorum)Zaman zaman, uzaktan baktığımda, yanağımda ıslaklık hissettiğimde, duygularımı gömmeyi başardığımda.
Hayata dair kurulan büyük ve süslü cümlelerin, hiç yıkılmayacak sanılarak örülen duvarların, kimsenin bilmediklerini biliyormuş gibi davranmanın, anladığını sanmanın, sözde başarı için edilen mücadelenin ve onca tantananın ardından geceleri başını yastığa koyduğunda ‘ne yapıyorum ben, nedir bu hâlim?’ diyebilen bir insanın ince bir sızı eşliğinde içine düştüğü kederin kaçınılmaz sonudur.
@siperdekizurafa aslında kendine acımayı başarmak, buna yeltenmek de bir marifet. Kendimizi sorgulayabildiğimiz yerde insan oluyoruz aslen. Bunu yapamadığında ya da ertelediginde iş işten geçmiş ya da zorlaşmış oluyor. Yorumunuzdaki yaşanmışlığın verdiği hüzün bana bunu bir kere daha anımsattı.
Hakkınız var. Maalesef çoğumuz bu hayat gailesi içinde bir an olsun kendi aynamıza bakmadan geçip gidiyoruz. Geriye boşa gitmiş seneler birikintisi kalıyor. Ancak bu can sıkıntısı insana insan olduğunu hatırlatıyor; tüm zayıflıklarımızla, çelişkilerimizle, düşüşlerimizle… Ama çok sevdiğim bir insanın dediği gibi, “biz kirlenmemekle değil, arınmakla yükümlüyüz” Yanaktaki ıslaklıkla, yürekteki sıkıntıyla, her düşüşten sonra yeniden kalkmaya çalışmakla yıkılan duvarlar yeniden ve yeniden örülebilir ancak, bir daha yıkılmasından çekinmeden.
(Sözde büyük ve süslü cümleler kurmaktan çekinen ben :)