Şimdiye dek seyrettiğiniz en güzel manzara?
(12 yorum)Benimki Kabak Koyu'nda bir gün batımıdır. Rüzgarın sesi, dalganın sesi, ağacın sesi... Hepsiyle aynı dili konuşuyordum.
Büyükada'nın tepesi. Her şey susmuş da dünyayı kendi yörüngende dikizliyormuşsun gibi bir his veriyor.
Şeytan Sofrası’ndan izlediğim.
Burgazada'da, akşama doğru, şarap içtiğim Madam Martha Koyu'dur. Zaten insan, kaliteli bir şarap içerken güzel manzaralar görüyor gibidir.
Bozcaada Polente feneri, gün batımı... Adı bile manzara.
onun gözleri...
manzara denir mi bilmiyorum ama bir kusun yerdeki su birikintisinde kanatlarını çırparak banyo yaptigini izlemiştim. bir daha Boyle bir ani yakalama fırsatım olur diye yaşıyorum.
Kadıköy Moda, kızarmış sarının üstünde yüzen güneşin batışı.
O
Manzara sayılıyorsa kuşkusuz mezarlıklardır. İlk vardığım an yakınımın mezar taşını ararım gözlerimle. Ardından bir iç çekiş ve farkına yeni vardığım o taze ölülerin mezarından yayılan toprak kokusu dolar içime. Sonrasında yakınımın mezarına doğru yürürken yaşayan bir tek benmişim gibi gelir. Halbuki ne hayatlar gizlidir o toprakta. Ve sonra aradığım mezara gelince ilk bakışta üzerindeki otlara bakarım sanki bir hoş geldin demek için rüzgarı bahane edip esintiye kapılacak hissi verir. Anlayamam tabi yine de hoşbulduk dercesine küflü tenekelerle sularım o otları. Nasıl da kokusu yayılır hemen. Aklıma mezara gömdüğüm kişiye bir zamanlar nasıl sarıldığım ve kokusunu aldığım gelir işte o an ne suyun, ne otların ne de toprağın kokusunu alamam artık. Sahi ya ölüler kokar mı? Ama eğer ölümün kokusu olsaydı buna yaşamak denirdi. Bundan yaşadığım kadar eminim. Neyse işte sonra mezarın karşısına otururum. Bakar da bakarım. Toprağın altındaki o bedeni görmek istercesine. Ama görünmezler bilirim. Zaten bizi hayatta ileri taşıyan göremediklerimiz ama görmek için verdiğimiz çaba değil midir?
Bir de eve dönerken o son bakış vardır. Sevdiğini yeniden yalnız bırakmanın üzüntüsü. Ve de onlara veda ederken yaşıyor olmanın verdiği suçluluk,ne derindir. Bunu yaşamaktansa o küflü tenekelerden birini olmayı yeğlerdim. Daha fazla uzatmadan A. Ali Ural'ın şu cümlesiyle bitireyim hiç değilse seyrettiğim en güzel manzara bir anlam bulsun:
"Sevgili dost,
Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşimaya atan mı? Everest'in tepesine ilk kez varan mı?
Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi, Ölüler mi ?, çobanlar mı sürüler mi?,
efendiler mi, köleler mi ?
Kim kazandı?
Sevgili dost,
Herkes kaybetti. Ölüm kazandı.
Mezar taşlarına Hüve'l Baki kazındı
Ah asla unutamam bunu Marmaris Selimiye de ayaklarım suda gövdem ağaçlar arası serpilmiş toprağa değiyor tenim. Gecede dalga sesi, saatlerce baktım yıldızlara.