düşünceler beliriyor saçlarımın iç içe geçmiş beliklerinde. örgülerinden çözülürken devrildiği
dizlerimde, aklımın izlerine, eski ninniler mırıldanıyor dilim… düz hayatların çetrefilli dişlilere takılma noktasında, halatların sarma hızını aklımın almadığını anlıyor, ipin ucunu bırakıveriyorum...
belirsiz bir akşamüstü, kapı önü hikayelerini dinlerken mahalle teyzelerinden; mehmet'in ayşe'yi nasıl kaçırdığını, yağ kuyruğunda filizlenen sevdasının masum bir göz temaşasından doğduğunu hatırlıyorum, çocuk saflığımın hayreti ile... koparılan ekmeğin on çocuğa yetip yüzlerindeki parıltılı ışığın tüm gün sürmesini…
küçük bir ses, pencere önü sessizliğini kırıp, dizlerime çekiyor aklımın iplerini…
tırmanmam gereken karşımda ki dik duvarlara aracı olmak için anımsatıyor kendisini. zirvede ne olduğunu bilmediğim, yüksekliğini kestiremediğim, zamanın neresinde, neden kilitlendiğim o duvar... ve o duvarların içine gizlenip üstüste atılmış düğümler... öz/