Bu kitabın yazıldığı dönem ile giriş yapmamız gerekirse yayımlandığı 17. yüzyılda İngiltere’deki iç savaş, bilimsel ve politik devrim gerçekleşmiştir. Bu nedenle Leviathan eserini anlamak için o dönemin de şartlarını göz ardı etmememiz gerekiyor. Leviathan kitabı, yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen günümüzde bile hala birçok alan için başyapıt niteliğindedir. Eserde Hobbes, devletin oluşturulması ve büyük bir tutarlılık içerisinde sürdürülebilmesinin barışı sağlayacağını vurgulamış ve aynı zamanda savaşların sona ermesinin nedenini devletin var olmasına bağlamıştır. Bu görüşe göre herkes arasındaki eşitliği sağlayacak ve adaleti getirecek unsur olan devlettir. Güvenliğin sağlanması, adaletin sağlanması, bütün bunların yasa ve sözleşmelerle mümkün olabilmesi bireyin doğal hakkı olduğu gibi aynı zamanda barış içerisinde de yaşanılması gerekmektedir.


Hobbes'a göre devlet güvenlik ihtiyacından doğmaktadır ve bu nedenle temel bir konuma sahiptir. Bu nedenle devletin yok olmaması için beklenilen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Hobbes’a göre mutlak olan egemenliğin kimin tarafından kullanıldığı devlet biçimlerini belirleyen şeydir. Buna göre egemen güç bir kişi olduğunda monarşi, bir araya gelen herkesten oluşan bir heyet olduğunda demokrasi (halk devleti) ve toplumun sadece bir kesiminin heyeti olduğunda ise aristokrasidir. Hobbes’a göre zor yoluyla kurulmuş bir devletin egemen gücünün sahip olduğu yetki, hak ve sorumluluklar ile sözleşme yoluyla kurulmuş bir devletteki egemen gücün sahip olduğu yetki, hak ve sorumluluklar da birbirinin aynısıdır. İki devlet 55 Hobbes’a göre (iyi) danışmanlık, rastgele ya da miras yoluyla da gelmemelidir. Bunun yerine kamu işlerinde en bilgili olanın danışman olarak seçilmesi gerekmektedir. (KARADUMAN, İbrahim Can - Thomas Hobbes ve Leviathan’ı Üzerine Bir İnceleme, 2017.)


Toplumsal Sözleşme kuramının en önemli ve en eski örneklerinden biri olan Leviathan, geneliyle sosyal sözleşmenin ve mutlak bir egemenliğin sağlanmasını anlatır. Eser çok kapsamlıdır ve günümüzde hala daha üzerine çalışmalar ve incelemeler yapılmaktadır. Bir çok alana araştırma konusu ve ilham olan bu kitap, yüzyıllardır etkisini kaybetmemiş ve Thomas Hobbes'un şaheseri haline gelmiştir. Eşitliğe ve adalete inanarak sistematik ve bilinçli bir şekilde yönetimi savunduğunu düşünüyorum. Herkesin hakkı olanı almasını ve dünyanın barış içerisinde yaşamanın sadece devlet sayesinde olacağını, bu yüzden de devletin bilinçli bir şekilde ilerlemesi gerektiğini vurguluyor. İnsanlar mücadele içerisindedir ve Hobbes’a göre iyiliği bulmak için yaşarlar. Bu bulma macerasında da karşılıklı bir alışveriş içerisine girmeleri gerekir. Bu karşılıklı alışveriş uzun süreli olması takdirinde çatışmaları da beraberinde getirir ve buna bir düzen gelmesi gerekir. Örnek vermek gerekirse, iki insana bir ekmek verilir ve ikisinin de karnı açtır. Sözü geçen ve yetkin biri bu iki insanı yönetmelidir. Eğer yönetmezse iki insan bir ekmeği paylaşmak yerine genelde tamamına ulaşmak istediği için sonuçta hem birbirlerine zarar vermiş olurlar hem de karınlarını dostça doyurmazlar.


Örneğimizde bahsi geçen otorite, bir tarafa ekmeği bölme yetkisi, diğer tarafa ise bölünmüş parçayı kabul etme emri verirse iki tarafta karınları doymuş ve mutlu bir şekilde ayrılmış olur. Verdiğim örnek neticesinde de eserin bu süre zarfında tamamına hakim olup kavrayamamış olsam da Hobbes'un yüzyıllar önce kazanmış olduğu bilinç ve insanları aydınlatmak adına yazmış olduğu bu rehber niteliğindeki yapıtı oldukça beğendim ve bu eserin derinlerine inildikçe toplum olarak öğrenecek ve uygulamamızı gerektirecek çok güzel elmaslar olduğunu düşünüyorum.