Gregor Samsa, bir sabah kendini dev bir böceğe dönüşmüş bulduğunda, bir yaşamın bir dönemin ezilmişliğini gözler önüne seriyordu. Buradaki; toplumun ezdiği, hor gördüğü insan, bir böcek imgesi halinde karşımıza çıkıyor. Samsa, her sabahki uyanışına bir yenisini daha eklediğini düşünür fakat bu bir dönüşümün ta kendisidir.

Gregor, bir pazarlamacı olarak dünyanın üzerinde kurduğu baskıya karşı bir şey yapamaz. O, her zaman bir sistemin içindedir. Sistemin korkulası, cezalandırıcı gölgesinde bir katmanda mevki sahibidir. Algıladıkları onu bir böceğe dönüşmezden önce dahi böcekten farksız kılmaktadır. Fakat kendisine yapılanlara başta yapılması makbul şeylermiş gözüyle bakar.


Dava'nın son bölümünde K., gözlediği bıçağı kendisine saplamak istiyor fakat daha sonra bunu yapamayacağını söylüyor. Çünkü: "Kendini bütünüyle kanıtlayamazdı, resmî makamların işini üstlenemezdi, bu son yanlışlığın sorumluluğu, gerekli olan gücün kalanını ondan esirgemiş olana aitti. "

Diplomasinin ve sistemlerin çıkmazı, ulaşılmaz oluşu onu bir tür boyun eğme zorunluluğuna itiyordu.


Ezilesi, hiç önemsenmeyen bir böcek olarak kendini dönüşmüş halde bulduğunda, dünyanın bu raddesinde nelerin çevresinde döndüğünü kavrar.

Elinden bir şey gelmez. Bu yapamazlık durumunun içindeki dönütü bir böcek olarak vücut bulur. Bu ağır, hiçbir şey yapamayan gövdenin içinde kendini dönüştüğü şeye istemsizce teslim eder ve insan durumunu unutmaya başlar. Dışlanmışlık Kafka için bu imgeyle ilişkilidir.


Bir böcek olarak uyandığı vakitte dahi işini düşünmeye başlar. Temsilci kapıya dayandığında işini kaybetmemek için onunla konuşmaya çalışır. Fakat kocaman bir böcek olarak karşısında duran Temsilci kaçıp gider. Aralarında kaçmayan, korkmayan tek kişi babasıdır. Babası onu bu halde bile ezmeye, baskılamaya başlar. Bu tavır, Kafka'nın babası arasındaki korku verici ilişkisinden kaynaklanır. Çoğu eserinde bu babasına duyduğu öfke veya onun üzerinde kurduğu baskıya dair satırlar görülür.


“Bazen dünya haritasının önüme serilmiş olduğunu ve senin boylu boyunca bu haritanın üzerine uzandığını hayal ediyorum"


Babasına yazdığı mektuplarda bu izler görülebilir. Kafka'nın çocukluktan itibaren babasıyla olan geçimsizliği, bir büyük öfke olarak karşımıza çıkar.

Her ne kadar bu Kafka'nın eserlerinde bu kadar şiddetli görülse de yakın arkadaşı ve yazar Max Brod bu konu hakkında sorulan bir soruya şöyle yanıt vermiştir:


"Babasıyla olan çatışması hayatını domine eden bir çatışmaydı. Fakat bu çatışmanın şiddeti genellikle abartılmıştır... Onun bir iş adamı olmasını isterdi ve Kafka ailenin tek çocuğuydu. Fakat Kafka'nın ne böyle bir isteği vardı ne de buna yeteneği. İşte çatışma buradan doğuyordu."


Dönüşümünden sonra umursanmayışı, bir böcek olarak önce Gregorluktan sıyrılmasına, ailesinin artık onun insan varlığını unutmasına kadar sürer. Bu süreçte başına gelenleri kavrar. O, bu ezilmişlikle ölürken ailesinin durumunun daha iyiye gitmesi varlığının olanca ağırlığıyla hissedildiğinin kanıtıdır.


Franz Kafka tüm bu ilk izlenimlerde, olaylarda aniden gerçekleşip kahramanın hayatını alt üst eden veya tamamen değiştiren, sonu belli olmayan hikayelere, durumlara sürükler.


Bu sürüklenişlere verilen isim ise Kafkavari veya Kafkaesktir.

Kafka, giderek değişen, karmaşıklaşan ve kararan dünyada kendine yer edinmekle meşguldür.


Max Brod, Kafka'nın eserlerini yok etmesi için kendisine yazdığı talimatları okur. İlki dolma kalemle diğeri kurşun kalemle yazılıdır. Bu notlarda Franz Kafka tüm karalamalarını- burada hikayelerinden, mektuplarından bahsediyor- yakması gerektiğin söyler . Fakat Max Brod, karalama diye nitelendirdiği yazıların alelade olmadığının farkındadır. Kafka'nın bu tutumu tıpkı Dönüşüm'ün Açlık Sanatçısı'nın ve diğer yazdıklarının onun ruhunu çepeçevre saran şeyler olduğunu en azından bunların yakılmasını ve bu ıstırabın dinmesi gerektiğini dile getirir. Yaşamının son günlerinde karısı Dora, Kafka'nın gözü önünde yazılarından yaktığını söyler. Kafka'nın ölümünden sonra Brod kitaplarını yayımlatır.