Kelebek kondu,  

Sarıya çalan bir çiçeğin üstüne. 

Kanatlarını salladı 

Döküldü umudun kalan kırıntıları  

Bir kırmızı, susadı sevgiye. 

Sıvası dökülmüş bir ev  

Çöktü üzerine  

Yarının yarınsızlığı altında ezildi kırmızı 

Baldırı çıplak bir kadın  

Giydirdi onsuzluğu üzerine. 

Nasırlandı kırmızının elleri 

Uzaklardan bir çığlık duydu  

Titredi örs kemiği 

Ağdalıydı ses, huzursuzlandı kırmızı. 

Ah desem, vah desem avunur musun? 

Pervasız gibi geçirirsin günleri 

Ölmeye yattığını görmezler kırmızı  

Umudunun ateşini söndürdün,  

İçini boşaltmadan önce kalan son bir yudumla  

Böyle mi ölecektin kırmızı? 

 


Büşra Ayülkü