Opia: Prologue

 



Sen yanımda durursun

İçtiğim su deniz olur


 

Sen canımda durursun

Geçtiğim yol ateş; n'olur

 


Sen kanımda durursun

Vurduğun sol deşer; m'olur

 


Seni bile şaşırırsın

Beni bile

Sırı çatlak çintemanim

Daha neler olur

Neler

 

 

Bir rengi sevdim, şair dediler

 

Mavi sevseydi

-Bir de-

Görürlerdi

 

Bir adam nasıl şiir olur

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Opia -I-

 

Adam..

bilekleri düşündükçe

Gülden bir güzyeniği karalıyor 

ve bunu

Şiir sanıyordu

biliyordu.

 

 

 

Kadın..

kesîf-i hâfe, baktıkça

Taammüden bıçaklar yaralıyor

ve bunun

Şiir olduğunu

bilmiyordu..

 

 

 

 

Şiir..

-hârlayan ve horlayan itfâyı ki-

Ateşîn dikenler içre

Ateşi

Kadını soruyor

Adam kanıyor

Ömür yanıyor

ve bunun

Eylül olduğu

bilinmiyordu… 

 

 

Adam, Kadın ve Şiir

yitiyor şimdi

 

 

Şair..

Sonu bilmezden geliyor

 

Kaçtıkları

Yakalıyor

Yine

 

İstemese de

Bitiyor

 

 

Öyle yorgun

Öleyazıyor









Opia -II-

 


Gidersem ne kazanırım dedi adam

Dondu kaldı kara yelde

 

 

Gelirsem ne kaybederim dedi kadın

Bakmadı bir daha

Onu duydu her telde

 

 

Gelen ne kazandı sahi

Gidenin neydi kaybı

 

 

 

Son bakışta aşk

 

 

 

Seninle çekilmeden kırpılmış fotoğrafın

Tutuşması dikenli ellerde

 

 

 

 

 

 






 

Opia -III-

 



Canım

Şimdi seninle bir taş tutuyoruz

Söyleyemediklerimizden oyulmuş bir taş

Derinlerine d’üşüyor

Yüz çeviren bir denizin

 

 

Kanım

Sonra seninle bir taş boyuyoruz

Söylediklerimizden açılmış bir çiçek

Dikenleri nerede diyorum

Kan bırakıyorsun avuçlarıma

 

 

Yarım

Gözümü çektim ellerimden

Sonunda bir taş atıyoruz seninle

Yaşanmamışlıklar kıyısına

Biz

Gül derenler

D’erinler sızısı

Akdeniz’in rayihâsı

İzdeyim. Silaj’ın:

Portakal

Yara

Deniz

-Düşmüş kabuklar-

 

 

 

Kadın

En başında bir kesi atıyorsun kâlbe

Mümkünlerden d’evirdiğin gözler

 

 

Uzatsana

Keskinliğini

Son kez

.

 

 

Papatyalar arasında

Mâi leylî bir gül

Kanatamadım elleri

Kanamadım

 

 









 

Opia: Epilogue


 


Sana adından yağmurlar çağırmak 

Küle dönüp arda kalanlar hatrına

Kuru vadilere rahmet, vakitlerden nisan

Ki bu şairi, ben yapar-dı

 

 

Seni boynundan yüreğe basmak

-Yüzünü çevirtmeden-

Ve sarmak kabuksuz her yaranı

Ki bu beni, sen yapar-dı

 

 

Beni gözlerimden kavraman

Sokağıma uğramayan her ağustosa inat

Dağılmış yekpâreliğimden tutman

Ki bu seni, biz yapar-dı

 

 

Bizi sessizlik üz’re

Bir mevsim anlayışıyla yan yana

Ev sıcaklığında yazmak

Ve bırakmak geçmiş bütün zaman eklerini

Ki bu bizi; şiir yapar

 

 

 






 

Op!a: The Last Nail In The Coffin

  

 


Öyle bir döndün ki yüzünle

Öyle bir gittin ki o gün

Canımdan

Bendimden

 

Denk gelemedim bir daha

Darmadalgın yürümek düştü:

Küller mezatı

K’ânlar pazarı içinde..

 

Sordu

(Sondu)

 

-madem öyle-

 

Şu 

Gül’ün 

kâlp notası

Niye bu kadar

 

Deniz

 

Şu

Gül’ün

Kâlp notası..

 

 

 

-Son çivi-

 

 

 

 

 

OP!A

.

.

.



Mirza Şâmil.


...


The one last shot

*missed*



.