-Geçti mi, gitti mi, yalan mıydı, bitti mi?


Neden bana göstermiyorsun yazdıklarını?

Yazmıyor musun, yoksa komple sildin mi beni?

Hiç bir şey söylemeden sadece dinler misin beni?

İçimden geçenleri en açık şekilde anlatmak istiyorum.


Ona olan sevgimi hakedecek biri varsa sendin,

Gerçekten sendin.

Olmaz da değildi,

Gayet iyi olurdu.

Ben yalanlar söyledim kendime

"Yürümez işte" ya da "Beğenmiyorum" gibi.

Aynı yalanları başkalarına da söyledim.

Tek mesele seni kırmaktan korkmamdı.

Çünkü kiminle konuşsam aklımda o vardı,

Sürekli, aklımdan hiç gitmiyor.


Bu yüzden beni sevmemeni istedim.

Ve sen bunu en güzel şekilde yaptın,

Yokluğunu gerçekten hissettirdin,

Hayatımdaki rolünü bildin.


Ben çok iyi tanıdığın bir yabancı olmak istemiyorum.

Bu kötü bir şey, denedim, tasdikledim.

Bir yabancıyı çok iyi tanımak can yakıyor.


Onun hakkında söylediklerin uzaklaştırdı belki de beni senden.

Belki korktum senin, benim kabul etmediğim bir gerçekliğe sahip olmandan.

İnanmak istemedim sana hiç.

Doğru mu, değil mi hâlâ bilmiyorum.

Ama önemi yok.


Yolu yarıladığımı hissediyorum,

Gerçekten.

Depresif bir şekilde ölmek istediğim için söylemiyorum;

İçimde ömrün yarısını yaşadığıma dair bir his var.

Belki yüz sene daha yaşarım, bilmiyorum.

Eğer öyleyse de olabileceğim en iyi şey, iyi bir hatıra olmakken

Kötü bir hatıra olmak istemiyorum.


Hayatında ne kadar bir parçam var, bilmiyorum

Ama benimki zaten paramparça.

Bir kere tattım yalnızlığı;

Bir denizin ortasında susuz, yemeksiz ve sigarasız kalmak gibi.

Bunlar kötü şeyler.


Etrafım kalabalık ama yalnızım,

Sen yokken çok yalnızım.

Ölürsem mezarımın yalnız olmasından korkuyorum.

Kafamda bu kadar şey varken bazı şeyleri düşünemedim.

Keşke düşünebilseydim

Ya da bazılarının yerine başka şeyler koyabilseydim.

Ama yapamadım, oldu olanlar.


-Olur öyle, boşver, sen konuşma Güvercin...