ohne bluten gibt es keinen frieden
so we've roses with torns in the garden
tu dis que tu peux tout surmonter maizen
"insan dağları aşsada kendini aşamıyor...
sabahın köründe zoraki metrobüse yürüdüm, -bir iş için balat'a gitmem gerekti- hemen ilk gelen metrobüse bindim; yolculuk umduğumdan uzun sürdü. varacağım ye...
bir gece kahreder mi cihan-ı alemi dersaadet?
o gece vakıf eder mi gerçek, insana akıl?
adetten mi ona göre asrı kıyam etmek.
pek âla ders alır mı insan n...
hayat, siyah beyaz fotoğrafların olduğu
dönemlerde daha renkliydi. daha naif, daha hoş ve daha yaşamaya değer. keşkedevridaimleşebilseydi zaman, zaman zaman...
zifri ışıtan bir mevkide yalnızca otur
fikrini geceye armağan et, toprağa yavaşça sokul
biraz esinti biraz sessizlik biraz tütün içmeye başla
birkaç anı, ...
anadolulu bir anadan dünyaya düşüşüm,
âl ağlamış ben ölürcesine gülmüşüm.
gazeteyi, küpürünü ilk defa okumuşum, daha beşimin ortalarında dede matemi görmüş...
haddizâtı bed beşer, öz cihanında özüne alâ.
mârr-ı akbeh, istikbali vakte midare.
ağrepten daha ziyâde ağrep, istinaslı dehr'e.
ama fevt-i izale cihanı, ...
mütemadiyen âma diyen, tâma edip
meblağ seven mêvla bilen.
kafa safa yatar ama parana mâna kata kata katar'a da tâkat dilen.
param hâla kanar her an'a yar...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok