siyahdı her yer
manzara tüldü
ölüydü sanki
sözü kesildi
veda değil mi bu kördüğüm
sesi kısaydı
duyulmaz asla
bi sonbahardı
unuttu dünden
kalır mı ki...
bir bak bana
ecel çökerken üstüme
silik düşler görüyorum
ve karanlığa aşıkken hâlâ
gün doğmaz biliyorum
ama kovalıyorum yine de
kurşun gibi geçen senli...
cismi değil
ismi yaktı yakamdaki izleri
durmuyor artık duvarda
ruhuma dokunan zümrüt gözleri
sabrın sonuna yaklaşınca keder
duyulur ötelerden tabut sesl...
uyusaydık belki
uzanırdı köprülerin altından ayaklarımız
ve uzaktı artık
ölümü alkışlayan soğuk ellerimiz
kalsaydın belki
uzanırdı göğe taştan minareler...
geçmişin belirmişken yüzünde
ve susmuyorken ahşap saatler
bir martı sürüsü göründü gökyüzünde
fırtınadan yoksun, senden bihaber
çamur yağmıştı o gün deni...
izlerken gecenin rengini
toprağı deler sonsuz azabın
ama duyulmaz mezarın dışından
bir yatsı vakti yükselen çığlıkların
unutursam eğer o günün rengini
k...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok