Hepsini geride bırakmak istiyorum.


Hepsini, her şeyi.


Suya bakmak istiyorum. Dünyanın son kahvesini yapmak.


Hem dokunduğum her yaraya kabuk bağlatmak; hem de kendime saklamak ellerimi, hiçbir şeye dokunmamak.


Üç, beş kez aynı çukura düştüğünde her katın penceresinden hangi manzaranın göründüğünü fark etmeden ezberleyebiliyor insan.


Artık, bakmasa karanlık, baksa, aynı yalan. lar. ya da yalan.


Ailesi olmayana aile olan, adalet arayana adaletmiş gibi davranan, sevgiye muhtaç olan için şefkatli bir el rolüne bürünen, karnı aç olan için iki dilim ekmekmiş gibi görünen bir yalan.


Surlardan atılan bir kafa kucağıma düşüyor. Kucağım yanarken bir sokak kedisiyle göz göze gelemiyorum.


İnce bir gaz sızıntısında kapaklı bir fırın olmadığına biraz burulduğum bu evin gerçekliğini de artık algılayamıyorum.


Her yer kan.


Her yer direniş.


Her yer kan.