Günler bir birini takip ederken bir ayın daha geride kaldığını yazıma başlık attığımda fark ediyorum. Özel günler, bayramlar, tatiller ruhunu çoktan kaybetti. Ölümün olduğu bir yerde bunca kıymetsizlik ve değersizlik bazen tuhaf geliyor. Kazanmanın hırsı ile sahip olduklarımızın tadına varamıyoruz. Anlayamadığım bir telaş var .Bu benim telaşım mı diye sorup duruyorum. Hayır. Öyleyse nasıl oluyor da bu telaşın parçası olarak akıp gidiyorum. Dursam çarpanlar, ittirenler oluyor. Yıkılsam kaldıran yok ama üstüme de basmıyorlar. Kazandıkları zafer bile tatmin etmiyor insanları. Korkuyorum, acaba bende bunları mı örnek alıyorum. Bilinçaltımın bunca kötü şeyle beslendiği yerde kendimle girdiğim iyilik savaşından bir sonuç alamıyorum. Ölüm var diyorum. Fakat o da şimdilik bana kucak açmıyor. Dağlara çıkıyorum gece gündüz ama görünmeden sessizce. Bağıramıyorum feleğe çatmak için. Bana çatan kim, ne, çıksa karşıma görmüyorum. Bir avuntu arıyorum. Pazar tatili mesela. Telefon zangır zangır çalıyor. Acil olan işler var belli ki. Ben durup dinlemeye, dinlenmeye vakit bulamıyorum. Her şey acil ne de olsa. Bir kadını sevmek istiyorum. Tanımak değil sevmek, acele geçmem lazım tanışmayı. Yaptığı iş, burçlar bunlar çok sıradan. Mesela her gün görmeyi arzu ettiğim, sesini duyup sarılmaya çabaladığım bir acele. Sonra yanlış yapmış buluyorum kendimi. Bu ne acele bu ne merak. Sevmek aceleye gelmiyor. Uzak durmak, nefes almak, rahat bırakılmak istiyor. Ölüm var diye tedirgin oluyorum. Sadece sevdiğim zamanlarda yoksa ben en çok ölmeyi istiyorum. Sevmek hasıl olunca korkuyorum. Vakit diyorum çok dar ne kadarı birlikte olsa kardır. Ne gerek kırmaya dökmeye... Sevişelim ve tüm önemli işleri erteleyelim. Sadece kendimi değil ölümü bile kaybediyorum. Tabi bunu ben böyle düşünüyorum. Öncelik sıralamasında kaçıncı geliyorum bilmiyorum. Şansımı zorladıkça sık boğaz ediyorum. Sonra ben hep müsaitim ne de olsa sevgiye her an kıymetlidir diyorum. Bir de baktım sevgi yok, bir başıma kalmışım. Hüzne kapılıyorum. Diyorum ölüm niye hala gelmedin. Niye senden başka şeylere inanıp da ortada kalıyorum. Bak gelsen, beni götürsen, bilmezdim ben sevmeyi. Zaten bilsem mübalağa etmezdim. Kendi standartlarında yaşardım. Bazen olur bazen olmazdım. Kaçardım biraz, sıkılır belki şansımı başka yerlerde denemek isterdim. Herkesten biraz biraz alıp herkese biraz biraz verip yarım yamalak gezerdim. Ama rolümü yerine getirirdim. Ben bu oyunu oynamayı beceremiyorum. Rol yapmayı değil de içimde hissettiğimi dışa vuruyorum. Ah işte unutuyorum bu kadar iyisi herkesi korkutur. Düşünsene kendin bile kaç zaman kendinden korktun. Bu kadar da yapma yazık sana dedin. Ama yazık etmekten vazgeçmedin. Her şeyden vazgeçtin. Ölüm, sende artık gelmezsen gelme. Ben bir kere ölmüyorum ki seni bekleyim.