Son zamanlar da içimden bir şey yapmak gelmiyor. Bir aydır elimde aynı kitap gezdirip duruyorum. Açıp okumaksa içimden gelmiyor. Cadde ve sokaklarda yürümekse pek keyifsiz. Sabah uyanıyorum işe gidiyorum. Eve gelince sıkılmaktan çekindiğim için dönüş yolumu uzatabildiğim kadar uzatıyorum. Sonra bir yerlerde oturup bir şeyler içerek eve ulaşma zamanını biraz daha öteliyorum. Oysa kendime dair yapılması gereken onca şey var ki. Bu dolanışlar birazda onlardan kaçış. Yapılması mümkün olan ve beni olmayı arzu ettiğim yere ulaştıracak eylemlerden sıyrılmak için vaktimi öldürmenin yollarını arıyorum. Bir şey bulduğum yok. Durup öylece zamanın geçmesini bekliyorum. Bu zamanın akışında olan en sancılı süreçlerden biri. Oysa mutlu ve hoşuma giden anlarımı anımsadığımda zamanın nasıl da hızlı geçen bir olgu olduğunu fark ediyorum. Belki de bu anlar hayatımın bir nevi "Next" tuşu. Nedense kaçış butonum yok. Evet sağda solda hep var bu butonlar ama işe yarıyor mu bilmem. Uyumadan önce bir şeyler yazmak iyi gelir edasıyla uzun süredir uzak durduğum klavyemden böyle bir günce peyda oldu. Etkileyici bir metin beklentisine girmiş olmanızla hiç ilgilenemem ama insanın içini kemiren merak, uykusunda dahi bu eylemden uzak durmuyor. Belki sizde gecenin bir yarısı uykunuzdan olduğunuz bir anda bu anın devamını teşvik edecek bu metine denk gelirsiniz. Bunların hepsi bir dal sigara ile de halledilebilir. Seçim sizindir.