Bu aralar kelimeler ağzımdan, kalemimden çıkmak için bir savaş veriyor. Çetin bir savaşın ortasında kalmış içimdekiler ve dilimden dökülmek isteyenler. Her yerde insanlar var şimdi. Hiç susmadan konuşuyorlar. Hepsinin dillerinde kesin bir kılıç, hiç acımadan bende teker teker yara açmaktan çekinmiyorlar. Dertlerinden, sıkıntılarından bahsediyorlar bana. Yorgunluğumu bir kenara bırakıp sakince dinliyorum. Sonra çok geçmeden fark ediyorum. O kalabalığın içinde ben de varım ve en keskin kılıç benim elimde. Çuvaldızıma batırmak için sıramı bekliyorum ve sıram geldiğinde ise en derin çizikler bana ait oluyor. Şimdi ise takatim kalmamış. Dinlenmek istiyorum, gerçekten nefes aldığımı hissetmek istiyorum ben, gerçekten kalbim sıkışmadan içimden geldiği gibi gülmek istiyorum. Durduramaz mıyız şu an her şeyi? Yarın, benim için biraz daha geç gelse. Akrep ve yelkovan benim için biraz paydos vermeyi denese olmaz mı? Tam şu an, anın içinde kaybolup gitsem hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmadan. Acı çekiyorum, hem de çok. Kurtuluş elbet vardır ama biraz erken gelmesini istiyorum. Canımın acısından çok yoruldum. Ben en çok da kendimden yoruldum.