Yorgunsun, düşmüşsün

Gölge çatılı bir düş de mümkün değil artık


Yenibirgün böceği konmuş burnuna

Omzunda başından başka bir yük

Omzunda sel, omzunda kanserden başka

Omzunda telaşla bedenini tanımaya çalışan

Omzunda aynasız bir kelebekten başka bir şey yok şimdilik


Çamura dik indirilen dirseklerin

Nem kapan çelik kenarına örülmüş

İttikçe batan bir batıl inanç

-Toynak demem burada örneğin-

Dirseklerin bir atın nalından vazgeçişi

Gövdeni dünyaya asan

Pasa küsmüş bir çivi

Çifti kayıp


Yorgunsun, düşmüşsün

Kalkacağını sanıp ceplerini yokluyorsun

İşte çakmak cebinde iki mücevher

Rengi denizin dibi

Rengi gülerken doğmuş

Rengi içinden biri ha siktir

Rüzgar olacakları en başından biliyormuş diyen kalabalık

Rengi düştüğün yere ışık bahşeden

-ki ol da dememiş-

Rengi Rabbena lekel hamd


Böceğe kanat eklemeyi unutmuşsun

Oysa daha demin

Daha demin ölmüş bir kuşun sesinden

Ensene akıyordu boynun


Sürekli kaldırdığındandır belki seni yerinden

Artık düşemeyecek kadar yorgunsun