On on bir yazı kaleme almak isterdim. Fakat gündelik hayatımı bir kulvara sokmayı pek sevmem. Yine de insanın yaşamı belli zaman dilimlerine bölünüyor. Bu, var olana benim başkaldırış halim olabilir. Belki de her isyan bir itaate gebedir. Şimdi bu bir kaç kelime oyunundan sonra sizlere sıradan günümün izahını yapabilirim. Arada atlanılan günleri soracak olursanız şayet onlarda yaşandı. Ama yaşamaya dair şeyler olmadığı için değil benim imkan bulup yazamadığım için ya da imkanı bulsam da yazmaktan imtina ettiğim için eksik kalmıştır. Hem zaten günlerimin hepsini enine boyuna merak edip okumanın size ne katacağı konusunda bir fikrim yok. Varsa bir ilhamınız alırım. Bu ilhamla ne yaparım bilemiyorum. Konuya dönecek olursak şayet bu sabaha bir telefonla uyandım. "Kapının şifresini söyle, uyumaya devam et." Evet telefonda maruz kaldığım cümle buydu. Düzeni bozmamak adına itaat edip şifreyi söyledikten sonra uyumaya devam ettim. Aslında çokta devam edemedim. Bir kere düzen bozulmuştu. Şimdi yenisini inşa etmek gerek. Yatakta biraz daha oyalanmaya devam ettim. Arkadaşım kapıya gelince yatakla ilişkimi sonlandırdım. İzinden dönüşünde bana uğramış. Hayat sürprizlerle dolu. Ya da ben bugün geleceğini unutmuşta olabilirim. Bozuntuya vermeden biraz hal hatırdan sonra üstümü giyinip kahvaltıya gittik. Evde pek kahvaltı yapmıyorum. Bu şehirde hemen hemen her yerde iyi bir kahvaltı bulma şansınız var. Kahvaltı sonrası şehri biraz turlayıp arkadaşımı uğurladıktan sonra spora gittim. İş yerinde biraz oyalanıp eve geldikten sonra epey zamandır bir şeyler yazmadığımı hissedip klavyemin başına oturdum. Bu arada sigarayı bırakma çabalarım hep başarısız sonuçlanıyor. Birazdan gidip bir iki dal sigara içeceğim. Evet arkadaşlar bu da böyle bir gündü. Köşeyi döndüğümde hayatımın aşkı ile karşılaşmadığımı için bende sizin kadar üzgünüm ne yazık ki.