Deniz gökyüzü gibi gri 

Ya da kirli bir mavi

Yanımdaki bankta cinsini bilmediğim bir kedi gözlerini kapatmış 

Önümde ters çevrilmiş balıkçı tekneleri

Onların da önünde bıkkın ve biraz da hırçın dalgalar

Neden buradan geçtiğimi unuttum

Tapu dairesine gidiyordum galiba

Çok da önem arz etmiyor 

Memuriyette  tanıdığım var nasıl olsa 

Devlette işlerim gerektiği zamanda değil 

Benim istediğim zamanda gerçekleşir

Şu an burdayım 

Saatleri, dakikaları durdurdum

Gözlerimi kapattım

Kulağımda karşıdaki balıkçının denize doğru söylenişleri

Yanımdaki kedinin patilerini yalayış sesi 

Burnuma hafiften kestane kokuları geliyor

Gözlerimi açıyorum

Arkamda kestane ve kokina satan bir abi var

Ceplerimi yokluyorum

Param yok, olsa da alamazdım zaten

Artık bir beş liraya bir kestane etmiyor

Usulca içime çekiyorum

Denizin tuzlu kokusuyla karışmış kestanelerin köz dumanını

Sadece durup düşünüyorum

Düşünmek de bir meziyet nasıl olsa

Peçete satan biri rahatsız ediyor beni

"Allah için bir tane alır mısın?"

İstemediğimi söylüyorum

Arkasını dönüp yine Allah için küfür ederek uzaklaşıyor

Bilmiyor ki sömürülecek duyguları bir bir kaybetmişim içimde

Üzerime seyrek yağmur damlaları düşüyor

Deniz git gide koyulaşıyor 

Ufuk çizgisinin ardındaki bina silüetleri içindekilerle birlikte bir bir kayboluyor

Kalkıyorum

Dalgaların içinde akan zaman duruyor