1
Ağustosun tam ortası, güneşin en tepesi
Toprağın ölüm soğu, çukurun tam dibi.
Ellerim ve meraklı çocuklar şahit Allah'ın dizinin dibi.
Toprağın altına sakladık ruhu tükendi diye kadını, anayı.
Öksüz kalan babamın utandığını gördüm
Süssüz yalın ağıtları duyarken annemin merdiven soğuğunda
Duvarlar dilini yuttu, kuşlar görmezden geldi bu diyarı
Aynalara hiç bakılmadı o gün
Göze alınmadı portresi acının.
Öksüz kalan babamın utandığını gördüm
Ben bile böyle utanmadım mandalin kokan sınıflarda
Gömleğinde sigara kokan öğretmenlerden.
Ben bile böyle utanmadım izmarit toplarken sokakların gövdesinden
Gece suratlı çocukları toplayan polisin rozetinden.
Ben yine köhne utancımı haykırarak sustururdum koridorlarda
Kalsaydı ayaklarım otuz beş, değseydi saçlarım yine parmak aralarına
Augustus'un aldığı yaşlı kadının.
Saçları kınalı bakıyordu, gözleri hiç deniz duymamış
Bütün ömrü ve o son hali.
Bulaştı üzerime karanlık kuyudan insanın laneti
Dolaştı ezerek ayaklarıyla aydınlığın başkaldırısını
Bütün ömrümü ve o ilk halimi.
Alıştı bedenime ölüm
Yapıştı zihnime sonsuzluğun kumaşı.
Damarlarımda volta atarken bu paslı demir
Artık özlüyorken kıyameti
Delikanlı yüzüme yabancıya betimlenecek çizgiler bulaştı topraktan
Utandı ölüm, utandı yaradan.
Tayfun Kalıncı
2020-12-05T18:08:58+03:00Teşekkür ederim arkadaşlar güzel yorumlarınız için :)
Matemi Ziyan
2020-12-04T22:24:04+03:00Geceye şiiriniz ile başladım. Tema ölüm olunca tam da istediğim gibi bir başlangıç oldu. Çok beğendim. Özellikle bazı satırlar unutulmayacak cinsten. Yüreğinize sağlık
Jean Valjean
2020-12-04T21:56:33+03:00Şiirlerinizi yeni keşfettim. Başarılı da buldum. Kaleminize sağlık.