geçtiğimiz 12 ayda çok şey oldu.

ellerimi uzatmayı sonra yine ellerimi geri çekmeyi yanıma, tam oturduğum sandalyenin üstüne koymayı öğrendim.

yorgun bakışlarımı uzaklara dalarak sakinleştirdim.

havalar ısındı sonra soğudu üşümedim.

pili biten bir saatin akrep ve yelkovanının birbirlerini takip edişlerini izledim.

kalbimin bana sorduğu bilmecelerle, kurduğu tuzakları birleştirdim. 

sarhoş rüyalarımın arasında kahve içtim.

geçtiğimiz 12 ayda çok şey oldu.

tişörtümün etiketiyle kavga etmemeyi,

yanmayan çakmakları çöpe atmayı, elektrik tellerinde çıplak ayakla yürümeye gayret ettim.

günler geçiyordu; puslu gecelerin, tekinsiz yolların ardından

önümü göremedim.

sessizlik canavarıyla el sıkışırken görmüşlerdi beni. hayır demedim. 

bir gemi aldı onu geldiğim limandan

arkasından su dökmedim.

bilmek ve bilmemek benden sorulurdu salyangoz kabuklarını dinledim.

erdem savaşlarında yalancı gözyaşlarıma doğruyu söyledim.

uzaklardan gelen kahkaha sesleriyle aynada yüzleştim.

yazma hastalığım nüksetti ilaç içtim.

geçtiğim 12 ayda çok şey oldu

öldüm tekrar doğmak için mezarıma çiçekler bıraktı tüm eski sevgililerim. 

hoşgeldim 

ve kendime iyi bak dediğim yerde 

geldiğim ve baktığım tüm sahneleri baştan çizdim.

değiştirdim yerleri 

hayatı bir bardağa koyup içtim işte 

içimde hepsi ve yok ettim kendi ellerimle. 

geçtiğimiz 12 ayda çok şey oldu.

çok.