Ciğerine sakız yapışmış, içinin serçe kuşları boğuluyor, sakızları ekmek sanıp yemek için uğraşırken.


"İzleyecek miyim?" diyorsun bunu.

Tüm film şeritlerine lanet olsun.


Bir şeyleri atman gerekiyor içine sabitlendiğin bu balondan. Niyetin uçmak değilse bile en azından havalanmak istiyorsun, gemiyi istilacılar basmadan.


Her evin, her evin çatısından da yüksek bir yere bu sistemi kurmuşlar.


"İyi niyetini at" diyorlar.

"İnsanlığını at" diyorlar, bir arpa boyu olsun havalanabilmek istiyorsan.


Bir sabah uyanıp kendini dev bir hamam böceği olarak bulacağın o gün üzerine yeminler ediyorlar, ikna edici olmaya çalışıyorlar, eğer dinliyorsan.


Nanik yapıyorsun, dil çıkarıyorsun utanmadan. Ancak yetişkinlere yakışacak kırmızı, patlayıcı bir öfkeyle çekip gidiyorlar o zaman. "İyi niyetini yersin madem aç kalınca!" türevinden bir sloganı da patlatıyorlar mutlaka, yanından ayrılmadan.


Sokağın köşesini dönüp, gözden kaybolmalarını bekliyor senin gözlerindeki yaşlar da akmak için.


Evet, iyi niyetimi yerim.


Ben buraya ezelden beri çıplak geldim.


Sofralarınıza konuk olabilmek adına sırtıma kibirden kürkler alıp, bu hikayenin sonunda da size benzeyecek değilim.