Canını azı dişlerine takıp da serden geçenler

Değil

En çaresizler garibanlar garipseyenler yadsıyanlar

Ve ismi Orhan ve Jack olanlar alacaklar

Sıkı sıkıya sancağı

Onlar bir kuşağın unuttuğu ve sildiği çocuklarıdır

Belkide sabahtandır gezinip durmaktan avarelik yapmaktan en kuytu sokaklarda

şiş şiş olmuş, su toplamış çakma air force’ları içide yanacaktır ayakları.

Yerde buldukları terkedilmiş bir sigara paketindeki son dalı da paylaşmak suretiyle tüketeceklerdir

Bodrum katta büyüklerden babanın terkettiği bir çift kullanılmış terli çorap

Ve aynı bodrum katta bulunan, şıp şığ sesleriyle rutubette bayalı ahşap sandalye (gıcır gıcır)

Gibi kokar üçe vurulmuş başları ve enseleri

Nasırlı elleri siyah kumla dolu küt tırnakları yıkanmaz, kaldı ki o eller hep pantol ceplerinde, yoldan geçen birilerinin çantalarında (muhtemelen diplere doğru inmezler çünkü cüzdanlar dipler de mi olur?)

Ve bazan kapüşonlu hırkalarının ceplerindedir, yerçekimleri ve esnek kumaşlar

Beraberlerinde çalıntı bir opinel, nefsi ve müdafaa

Kusarlar.

Susarlar,

Yol kenarnıdaki ölmüş kedi, kokarlar

Çöp kutusunu tekmeler, kediyi uygun bir yere gömdükten sonra

Salınırlar