boşlukta bir bulut süzülüyor
alıp götürmüyor içimdekileri
içimdekileri tanımlamak na'mümkün
her işin başlangıcı bir ayrılık olmalı diyorum
insanın yaşaması ölümle mümkün
ölmeyen düşüncelerim tercümansız ilerlememekteler
istemekteler ki
terk-i dünya için
anlaşılmak
ama anlaşılmak tek başınayken çok zor
insan kendine bile yalancı olmuşsa ve hele gözlerine hayatın buhranları dolmuşsa
tanıyamaz karşıdan gelen kıt kanaat anlayışı
geçerken yanından bir hışım -ağız türküsüz-
tutup dirseğin içe bükülen yerinden, diyemez
hoop hemşe'rim
nereye selamsız
çok mu uzak kaldık, böyle yaban's'ılaştık
yürüyüp ve eş zamanlı olarak yitip gidiyor bir aydınlık
elleri sağına soluna düşmüş -naçar- ama boş değil
bir yığın anlaşılamayışlıkla birlikte
hayat bataklarından birinde kurtulur o taşıdığı türlü efkar cesetlerinden
elleri daha da boş kalır, aşar bulutları ağar başka dizelere kavrayışsız
aklından geçerken iki güzel söz
ilham diye bu yılgınlık kiracı olur
beklersin sendeki boşluğa karşılık bir şeylerle içini doldurmasını
beklersin
beklemek, yorar insanı
ve hele en çok da göz kapaklarını
kapanır git gide
kararır en tepede bile güneş
bile ay
birer birer düşer yıldızlar
toplamaya zamanın ve takatin olmaz
kavraması çok nazik bu esrarlı elin
uykuya benzer bir ölüm mü derler
bulutlar karanlığı sevmez
kaplarlar boğanak boğanak göğü
kara kara bulutlar karanlığa şimşekle çare bulur
gözlerim hiç zifiri karanlıkta kalmadı
ama zihnim