#2: What to Do When Happiness Arrives
sabahın erken saatleri uyandım
güneş yeni doğuyor ve hafif bir rüzgar yorganımın içinde
mutfağa gidiyorum, kahveyi ocağa koyuyorum
kafamda küçük küçük insanlar ve olaylar dönüyor
yüzüm düşüyor, gülümsediğim de oluyor
oradan oraya ne düşünüyorsam surat ifademe yansıyor
kahvemi masaya bırakıyorum ve bilgisayarımı açıyorum, müzik için klasikal esenşıllar:
biraz okuyacağım
bir iki saate kitabı bırakıp kalkıyorum
vücudum uyanık, zihnim uyanık, hareket vakti diyorum
salona geçiyorum, ev halkı uyanmadan son saatimi yogaya veriyorum
ne güzel, ne hoş kaslarının çekilmesi! yine de en sevdiğim kısmı ceset taklidi
ev halkı artık uyanık diye biraz beklemem gerekiyor, ara verir gibi durduruyorum günümü ve geceyi bekliyorum
gece geliyor, geceyle bir hüzün de geliyor
tatlı bir hüzün diyemeyeceğim içimi karartıyor
günün bütün sorunları, yaptığım bütün saçmalıklar üstüme çöküyor
hepsini toplayıp bir demet çıkarıyorum ortaya ve vazoya koyuyorum
mürekkeple suluyorum
çiçek açmıyorlar ama ölmüyorlar da böyle, ne güzel
onları vazoda yaşar görmek biraz olsun su serpiyor içime, rahatlıyorum
müzik, müzik istiyor canım ama artık klasikal esenşıllar için fazla yorgunum
o zaman devreye giriyor çoğu listem, biri yetmişler ve "yumuşak" melodiler
yetmişler mutlu eder beni, gülümsetir, yerimden de kaldırır dans da ettirir
yetmişleri severim, insana can verir
müzik dinlerken anımsıyorum: ablamın canı kek mi çekmişti sanki? aniden hatırladım
kimse kirletmemiş bir kek için ellerini.
baktım ki iyi günümdeyim, baktım ki günün acı tatlı her şeyini benimsedim
bir daha gülümsedim
ayağa kalktım kek için
yeni bir tarif denedim, ablama yedirdim
işte! o da gülümsedi
bütün sabahın kardeş kavgası geride kaldı şimdi
ne tatlı bir gece
kedim pencere kenarında beni izlerken yaptım her şeyi
ne sakin bir hayat
hem okudum hem yazdım hem yaptım
insanın zihni temiz olunca her şey mümkünmüş demek ki