Jiletin var mı?

- Var ağabey.

İyi. Saat 4'te hazır et.

- Niye ki?

Düşüncelerimi kazıyacağım. Bir de güneşin doğuşunu görmem gerek, yeni bir başlangıç için. Bazen yaparım. Başka türlü uyanamayacağımı hissettiğim her gece , sabah olmadan, unuttururum kendimi kendime.

- Unutmak mutlu mu ediyor seni?

Evet, kısa süreliğine de olsa, ilaç etkisi yaratıyor işte. 

- Zor be abi, sürekli yeni başlangıç yapmak gerek onun için, can dayanır mı ona , var olanla yaşamayı öğrenmek gerek.

Küçük beye bak sen. Lakin büyümüşsün, doğru. Dediklerine harfiyen katılıyorum bende fakat birşeyin bilincinde olmak, onu değiştirmeye yetmiyor kuzum. Daha küçüksün, şimdi değilse bile yarın anlayacaksın ne demek istediğimi.

- Ben şimdi de anlıyorum.

Pekala, dediğin gibi olsun. Bira var mı daha?

- Var ama çok olmadı mı be abi?

Neden , bir yere mi gideceksin?

- Yok , gitmeyeceğim de seni düşünüyorum işte.

Güzel çocuğum, bugüne kadar başıma ne geldiyse, beni düşündüğünü söyleyenlerden geldi, o yüzden bir daha rica ederim düşünme beni , ben kendimi düşünürüm.

- Öyle olsun abi.

Hadi ver bakalım. (çocuk birayı verir.)

Biliyor musun, zor şey büyümek. Böyle boktan, abuk subuk bişey. Senin gibiyken neler düşlerdim bir bilsen...

Şimdi hatırıma geldikçe, dumanlanıyorum.

Senin de öyle olacak pekala. Düşler kuracaksın, savaşacaksın, sevecek, sevileceksin, mutlu olacaksın, iliklerine kadar mutlu. Sonra bir gün hayat seni öyle bir noktaya getirecek ki, tüm bunların beş para etmezliğini anlayacak, nerede olduğunu unutacaksın benim gibi. Ha, belki tersi olur, nadiren de olsa kazanırsın.

Ben unutanlardanım, unutmak zorunda olanlardan. Yeni bir güne uyanmak için, belleğini kazımak, kendini yitirmek zorunda olanlardan.

- Abi , senin gibi konuşan yok, belki sen nadir olanların arasındadırsın. Buraya gelen abiler, belki bir saat surat asıyorlar, sonra bir gülüşleri çıkıyor ki ortaya, izlerken sen de gülersin.

Sen onlara sordun mu hiç bunu, buraya gelirken kan revandınız ne oldu da çiceklendiniz dedin mi?

- Yok, ama soracağım.

Sor, sor ama ben sen sormadan cevabını vereyim. Bu meret onları güldüren. Bazı insanlar hatta çoğu insan, zihnini uyuşturdukca, her seyi de ardında bıraktığını sanıyor ya da eskisi kadar değerli olmadığını ama yine birkaç saat sonra oturup onlara ağlıyor hüngür hüngür, yani velhasıl kelam sen güldürene bak. Onlar mutlu olsalar buraya hüzünlü gelirler mi?

- Bilmem, sen de haklısın aslında.

Ben de mi haklıyım? Ah küçük Nasrettin, nasıl da öğrenmişşsin zarraflığı.

...