Gün içinde kafamın içinden hızlıca geçip giden o kadar çok şey vardı. Şimdi sanki onlardan kalan bir şey yokmuş gibi. Oysa bazılarını burada satırlara dökmeyi ne çok isterdim. Evet bakın size, sizin görmediğiniz benim aklımdan da bir anlığına geçip giden fakat üzerine düşünülmesi gereken bir şeyler bunlar demek isterdim. Sahi kimsede bana demezdi demi ne diye bunlar denmeli. Şimdi ne gerek vardı bunlara. Hepimizin önceliklerinin ve sonralıklarının bambaşka olduğu bir kamusal alanın ortasında ben ne diye sizin gözünüze, sesli okuyorsanız kulaklarınıza, anladıklarınızla düşüncelerinize ve kaybettiklerinizle zamanınıza temas etmeliydim ki. Bunun için sizin rızanız var mıydı? Peki ya benim zihnimde dolanan, klavyemden satıra dökülen bunca şeyin sorumlusu yok muydu? Elbette hepimizin hepimizden alıp verdikleri var. Farkında olmak ya da olmamak belki mesele bu. Tabi böyle söylerken kimsenin bunca sorumluluğunun yanı sıra bununda sorumluluğunu yüklenmek gibi bir derdi olamaz. Belki ben bunları kaleme alarak derdi mi saçıyorum. Hem biraz dağınıklıktan ne çıkar. Sadece balıklara ve kuşlara yem saçmak olmaz. Biraz da kelimeler saçıyorum etrafa. Belki biraz fotoğraf ve gülücük. Çokça dalgınlıkta var bu mizaçta. Dur bakalım neler çıkacak zamanla...