Gözüme işliyor, kulağıma işliyor,

Görmemezliğe geliyorum,

Duymamazlığa geliyorum,

Düşünmüyorum, öteye itiyorum.

-Özdemir Asaf


Yeşil büyük yapraklardan yapılma pijamamla orada burada dolanıyorum. Duvarlarda gerçekler var. Gerçekler yazılı. Görmek istemiyorum. O yüzden gökyüzüne bakarak yürüyorum. Büyük ayıyı görüyorum, gökyüzüne her baktığımda bakışlarım ona değmeli.

Bazı gerçekler öteye itilmeli.

Bazıları göz ardı edilmeli. Ya da hayır, edilmemeli.

Bilmiyorum.

Görmek istemiyorum. Gerçek gözlerimin önüne geçip yanıp sönse bile kafamı çeviriyorum. O gerçeği sevmiyorum. Doğruluk gerçeğe uygunluk olarak açıklanır. Doğruyu sorguluyorum. Can yakan, can sıkan her şeyin ortasında buluyorum kendimi.

Yok olmak istiyorum.

Yürürken ayaklarıma bir şey çarpıyor, bir avuç boya. Duvarlara koşuyorum, var gücümle savuruyorum boyaları. Üstü kapanmıyor gerçeklerin.

Çabalıyorum.

Boşa çabalıyorum, biliyorum. Devam ediyorum, pes etmiyorum, şaşırtılmak istiyorum. Silinmiyor hiçbir gerçek duvar yazılarından. Duvarsız yerlere yürüyorum, düşünmüyorum. Öteye itiyorum.

Görüş alanım ufuk çizgisine kadar.

Yerde bir ayna var. Aynadaki ben değilmişim. Aynalar yalnızlık kadar. Aynayı da kırıp atıyorum. Ayna görmek istemiyorum, hiçbir şey görmek istemiyorum. Görmekten gözlerim yoruluyor. İçim daralıyor, değil ufuk çizgisini, daha ötesini görsem bile

Sığamıyorum.

Hava güzel ama çok üşüyorum. Olacakları bilmenin üşümesi bu. Görüp görmezden gelmenin… Ben de öyle olmak istiyorum. Yoruldum, oturuyorum. Belli ki ufuğun ardında bir şey yok, ne kadar yürüsem de varamıyorum.

Nereye varacağım?

Rotam ufuğun ötesi. Hiç kimse ben gibi değil. Kafam karışıyor.

Ben anlamıyorum.

Artık anlamayada çalışmıyorum. Sürekli yürüyorum ama vardığın bir yer yok. Pijamalarım sıcak tutmuyor daha çok üşüyorum. Gökte hem karanlık hem aydınlık hem yıldızlar hem güneş hem de ay dede var, hepsi çok net. Ufuk çizgisi çok net. Çizgiler, yapılması gerekenler, bazı şeyler çok net. Bulutlar çıkıyor, onlar da çok net. Beynime fırlatılmış kezzap gibi çıkıp geliyor öteye ittiklerim. Paspasın altına süpürüyorum. Ama paspas biliyor ya, onlar oradalar. Asla kaçamıyorum. Artık zemine uzanıyorum. Olacak olan ne varsa olsun.

Kaçmıyorum.