Cam, çatlaktan bir yudum alarak devam ediyor geceye

 

Bir ölüyü konuşturuyorlar radyoda

Filim icabı yere serilen bir halı

Değiştirilen huy

Duyulmamış şeylerin sonrasında

Belki sesin bir desenin uykusudur

Tenimi dürterek yol alacak

Boş olduğuna sevinen tabanca diyoruz şimdilik

 

Paylaşmadığımız şeylerden götürün

Bozuk bir masa

Ve işlenmemiş örtü olduğuna yemin eden dirseklerin

Ve-veya bilsek dediğim adım

Bileğimde paslı dürtülerle

Siz paylaşmadığımız şeylerden götürürken

Ben, gitmekle ölçülmeyen yerleri var diye bağıracağım

 

Birkaç adımla -uzak- adlandırılıyor

Kurşun ayakta dursun

Dökülmek bilmeyen bir kucak dolusu

Bir kucak dolusu mesela dinle

Merminle ve

Fransız İhtilaliʼyle yere yuvarlanıyorsun

Pa-dam pa-dam pa-dam

Mesele Beşiktaş’tan kalkan bir vapur

Anadolu’ya uğramadan

Sığ sularında durur aynanın

Yansımandan çatlak sızsa sırra

Kadem basmaktan kurtulur

Bir ayna diyorum 

Yüzüne çevrili bir aynanın kurdudur mutlaka

 

Kırılmayı beklerken 

Duvarları özlüyorum 

Önceden asılı durduğu sıvayı betimleyen 

Resimlerle

Hepsi bensem kırağıdır

Fakat acılar dedik örgütlenecekse

Bir çığlık da çatlayabilir

Çığlığın en sessizi de

Bakın

Yüzünün eğimindeki kumar bu

Bir renk veya filika değil

Bir durum artık turuncu 


 

Cam, ateşten cayan kumları da safına katmış

Maviyi çalıyor dumandan

Durmadan başa döndüğüm yanmak

Veya yeşille dertleşilebilir

Şimdi doğmakla yargılanıyorsun

Şimdi doğmak

Yaşamın sana değen yerlerine dokunmak gibidir