Böyle süregelen bir hayatı kabullenebilir miyim? Kendi hayatımda figüranım ve kalem benim elimde değil. Böyle yaşayabilir miyim? Rastlantısallığın dalgalarındayken kendimden söz edebilir miyim? Hayır. Bazen, gerçekten çok yorgun hissettiğimde, buna razı olabileceğimi, o kadar karanlık bir tablomun olmadığına kendimi inandırmaya çalışırım ama nafile. Kendimi aldatmanın sonunda hep daha baskın bir şekilde filizlenir o istek. Ve sonunda şuna benzer bir karara bağlanır konu; O kaleme sahip olmak için verdiğim çaba hayatımı geri dönülmez derecede mahvetse, beni ölümle burun buruna getirse bile, buna razıyım. Acemice bir meydan okuma değil bu. Zira o şekilde yaşamak, zamanın kollarında eriyerek ölmek demektir ki bundan daha acı bir şey olamaz benim için.