Kayıp bir şehrin

takvimlerden silinen senesinde;

iki toy sevdalı varmış,

isimleri rüzgarda sır gibi dolanan.

Dudaklarına bulaşan günahın

davetkâr tadı sarhoş edermiş onları.

Kulaklarına fısıldarlarmış gizli isimlerini.

Güneşin ağladığı saatlerde biriken nefesleri

âşıklar yabancıymış gamsız ay uyurken

ruhlarına

ve

bilindik tenlerine.


Yalnız haritalarda saklanan bir şehrin

iki toy sevdalısı varmış.

Hiç yaşanmamış ve yaşanmayacak bir tarihte,

günahı sevap eden.

Açlık sonrası kuru ekmek kadar lezzetli iken

yasağın tadı.

Ve 

aşkları,

bedenleri ile bir titretirken ürkek yüreklerini

onlar;

saklamışlar şahitsiz gecelerini.

Ve teslim etmişler kendilerini,

ışıksız gündüzlere.