Sevgilim, ömrümü seninle bir arada tüketmek arzusuyla yanıp tutuşuyorum. Günbatımının kızıllığını seninle izlemek istiyorum sonsuza dek. Başımı göğsüne yaslayıp orada zamanı durdurmak istiyorum. Karın yağması gibi bir şehre her yerindesin ruhumun ve bedenimin. Okuduğum her şiirin mısralarında duyduğum her şarkının sözündesin. Her gece uyumadan hemen önce baş ucumdasın. Başım göğsünde yaslı öyle uyuyorum. Bir kavuşma, gözlerinin gözlerime, ellerinin ellerime değmesi uğruna sevgilim… Hayalinle uyuyup hayalinle uyanıyorum. Yokluğunda her nefeste seni yeniden yaşatıyorum. Benlerin senlerin ayrımı kalmamış artık buna iyice emin oldum. Sensiz bir ben, bensiz de bir sen diye bir şey kalmamış. Birimizin anıldığı yerde dahi diğeri muhakkak var. Eskisi gibi güzel sözler kuramıyorum artık, edebiyat yapamıyorum. Hisli şeyler yazamıyorum sanırım artık eskisi gibi.


Yokluğunda martılar ötmüyor, ırmaklar akmıyor, anaların sütü kesiliyor, toprağımda başak bitmiyor, bozkır çölden beter oluyor, yağmur bulutları ile uğramıyor, yetim kalıyor kundakta bebekler, şairler şiirlere küsüyor, ağaçlar bulutlarla konuşmuyor, deniz suyunda boğuluyor balıklar, toprak kanıyor çatlaklarından, kimse kimsenin derdini dinlemiyor, anlatma hırsıyla dolan insanlar anlamanın kıyısından dönüyor, bilmek görmek istemiyor kimse bakmakla yetiniyor, çocuklar büyümüyor, sabır eski bir deyiş olup gidiyor, edep işlemeli bir çantanın içinde duvara asılıyor, ormanları kesip betonlar ekiyorlar yerlerine, yokluğunda kimse kimseyi dinlemiyor, herkes kendisini düşünüyor yalnızca.